tag:blogger.com,1999:blog-31904530724455557922024-03-14T10:51:02.474+03:00CIZIRTILI 45'LİKLER DERGİSİmüzik musiki musiqi musiqa zene muzika music musique musica música musik muzikë musika hudba glazba muusika muziko muzik mozika muzică TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comBlogger11125tag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-3815888445383698662019-03-08T00:37:00.000+03:002019-03-08T10:16:24.017+03:00Rin Tin Tin [Günay Tulun]<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-gEoY1c2QUhs/XIBh8Sw60vI/AAAAAAAAMIM/URfhW1kudRMYWxJfS_8LXfi00jhT6JEogCLcBGAs/s1600/Bu%2Bda%2Bbizim%2BRin%2BTin%2BTin.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="379" data-original-width="300" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-gEoY1c2QUhs/XIBh8Sw60vI/AAAAAAAAMIM/URfhW1kudRMYWxJfS_8LXfi00jhT6JEogCLcBGAs/s200/Bu%2Bda%2Bbizim%2BRin%2BTin%2BTin.jpg" width="158" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Rin Tin Tin’i tanımayan var mı? </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>Varsa da çok az olduğunu sanıyorum.<br />Gölgesinden hızlı silah çeken 1946 doğumlu* Lucky Luke, yani Türkiye’deki adıyla Red Kit’in köpeğidir o… Bu sevimli yaratığı; zamansız kaprisleri, Red Kit'i zor duruma düşüren sevgi gösterileri, tembel oluşu ve yemek düşkünlüğüne rağmen bir türlü kilo alamayan hâliyle severiz.<o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>İyi ama çizgi roman kahramanı bir köpeğin, ülkenin bunca sert gündemi arasında ne işi var derseniz, onun da gündemin bir parçası olduğunu söylemem gerekecek. Tabii ki ülkemizdeki saçma sapan, vurucu kırıcı, küfürbazların<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>salya sümük savaştığı iğrenç gündemin değil, sanat gündeminin…<o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #c00000; font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-HhH9nMGxYDE/XIBkMtgrC0I/AAAAAAAAMIY/36Uf-MFmjhgO41wtloq6uUydciQdXhQOQCLcBGAs/s1600/RTT%2BSette%2B%25C3%2596zel%2BKoltu%25C4%259Funda.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="577" data-original-width="411" height="200" src="https://3.bp.blogspot.com/-HhH9nMGxYDE/XIBkMtgrC0I/AAAAAAAAMIY/36Uf-MFmjhgO41wtloq6uUydciQdXhQOQCLcBGAs/s200/RTT%2BSette%2B%25C3%2596zel%2BKoltu%25C4%259Funda.jpg" width="141" /></b></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><span style="color: #660000;">RİCAM O Kİ</span><br />"Cızırtılı 45'likler Dergisi"nde müzikten başka konulara yer vermiyoruz ama bu kez, Rin Tin Tin gibi bir güzelliğin hatırına o prensibi unutmuşuz rolünü oynadık. Lütfen siz de bize katılın ve bu güzel yaratığın öyküsünü farklı bir gözle okuyun.</b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;">Yazıyı okumaya başlayanlardansa özel bir ricam var. Uzunluğuna lütfen tahammül edin. Kullandığım fotoğraf ve resimlerin çokluğu yazımı olduğundan da uzun gösterecek. Biliyorum ama en basit işte dahi düstur edindiğim şu kuralın kurbanıyım: "Bir işi tam olarak yapma niyetin yoksa o işe hiç başlama, başladıysan da tam ve doğru yap!". O nedenle bu uzunluk affola!</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #c00000; font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: #660000; line-height: 18.4px;">OSCAR</span><span style="color: #c00000; line-height: 18.4px;"> </span><span style="line-height: 18.4px;"><br />Geçtiğimiz günlerde; Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin başarı ödülleri törenle dağıtıldı. Kısaca “Akademi Ödülleri” daha da kısası “Oscar” olarak ünlenmiş bu olay, ilk kez 1929 yılında dünya gündemine oturdu ve oturur oturmaz da kızılca kıyamet koptu… Kopan gürültünün nedeniyse bizim sevimli yaratık Rin Tin Tin ama olayı anlatmadan önce Rin Tin Tin’i biraz tanıyalım.<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-3satgp1Omek/XIBkm8hnppI/AAAAAAAAMIg/OE1nyxNrm08omzyqAi5ANf04vtXHVlJvQCLcBGAs/s1600/Rin%2BTin%2BTin%2B4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="300" data-original-width="414" height="144" src="https://4.bp.blogspot.com/-3satgp1Omek/XIBkm8hnppI/AAAAAAAAMIg/OE1nyxNrm08omzyqAi5ANf04vtXHVlJvQCLcBGAs/s200/Rin%2BTin%2BTin%2B4.jpg" width="200" /></b></a><span style="line-height: 18.4px;"><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><span style="color: #660000;">RİN TİN TİN</span> </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Günümüzde çok sayıda evcil hayvana isim sahipliğini yapan bu çizgi roman kahramanı, aslında gerçek bir köpektir. Cins itibariyle bir Alman çoban köpeğidir. Fransa’da doğmuştur. İlk “Dünya Savaşı”nda Avrupa’da savaşan ve takma adı "Rinty" olan Lee Duncan adlı bir Amerikan askeri tarafından bulunmuştur. Rinty, bir gün, savaş için eğitilen birkaç yavru köpeğe rastlar, içlerinden ikisini sahiplenir. Pek sevimlidirler. Dönüş vakti geldiğinde onları ülkesine götürmek üzere yanına alır. Yavrulardan biri yolculuğa dayanamaz, ölür. Sağ kalan, kendi lakabı Rinty'den esinlenerek isimlendirdiği Rin Tin Tin’dir. </b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-3satgp1Omek/XIBkm8hnppI/AAAAAAAAMIg/OE1nyxNrm08omzyqAi5ANf04vtXHVlJvQCLcBGAs/s1600/Rin%2BTin%2BTin%2B4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></b></a></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-wH6VThgGOaw/XIBkyYyWilI/AAAAAAAAMIk/aU8WzMsgvpgDRMFwcVRP7S4lUHx9UWdkgCLcBGAs/s1600/RTT.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="556" data-original-width="650" height="170" src="https://1.bp.blogspot.com/-wH6VThgGOaw/XIBkyYyWilI/AAAAAAAAMIk/aU8WzMsgvpgDRMFwcVRP7S4lUHx9UWdkgCLcBGAs/s200/RTT.jpg" width="200" /></b></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><span style="color: #660000;">RİN TİN TİN EĞİTİMDE</span><br />Duncan’la Rin arasında öylesine bir bağ oluşur ki eski asker, köpeği eğitmekte köpek de bu eğitimi büyük bir sevgiyle kabullenmektedir. Bu iş<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>dört yılı bulur. Sonunda bir gün, Duncan köpeğinin marifetlerini göstermek için gösteriye çıkar. İşte o gün, Rin Tin Tin ve Lee Duncan’ın önünde yeni bir kapı açılır. Hem de kırmızı halılı bir kapı… </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><a href="https://2.bp.blogspot.com/-6JUbySiep74/XIBk970qbBI/AAAAAAAAMIs/CyE1JCoEM6IZya065jZmSC8tOrTiFgOnACLcBGAs/s1600/Afi%25C5%259F%2B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="582" data-original-width="750" height="155" src="https://2.bp.blogspot.com/-6JUbySiep74/XIBk970qbBI/AAAAAAAAMIs/CyE1JCoEM6IZya065jZmSC8tOrTiFgOnACLcBGAs/s200/Afi%25C5%259F%2B1.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"></span></b></span><br />
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><span style="color: #660000;"><b>RİN TİN TİN ŞÖHRET YOLUNDA </b></span></span></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"></span></b></span></div>
</div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rin’in marifetlerini sergilediği o gün, izleyicilerden biri gösteriyi kayda almaktadır. Bu eylem Duncan’ın hem gözünü açar hem de ona parlak bir fikir verir. Köpeğini bir filmde oynatacaktır. Artık tüm amacı budur ve bunun için de oturup bir film senaryosu yazar. Senaryodaki başrolü kimin alacağı da ilk cümle yazılmadan bellirlenmiştir. Rin Tin Tin!.. </span><o:p></o:p></b></span><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-6JUbySiep74/XIBk970qbBI/AAAAAAAAMIs/CyE1JCoEM6IZya065jZmSC8tOrTiFgOnACLcBGAs/s1600/Afi%25C5%259F%2B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></b></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><span style="color: #660000;"><b>SERİ BAŞLIYOR </b></span></span></div>
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-4qwaTybBbhA/XIBlN4Y3S2I/AAAAAAAAMI4/d1Ehd--2wBwN23QmZNGDgr7yzLkoRXw4wCLcBGAs/s1600/Afi%25C5%259F%2B2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="587" data-original-width="750" height="156" src="https://3.bp.blogspot.com/-4qwaTybBbhA/XIBlN4Y3S2I/AAAAAAAAMI4/d1Ehd--2wBwN23QmZNGDgr7yzLkoRXw4wCLcBGAs/s200/Afi%25C5%259F%2B2.jpg" width="200" /></b></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Yapımcılar konuya olumlu yaklaşırlar ve Rin Tin Tin art arda film çevirmeye başlar. Akıllı köpek hiç güçlük çıkarmamakta, rollerini başarıyla tamamlamaktadır. Böylece, bazı kayıtlara göre 26 bazılarına göreyse 27 filmde başrole çıkar. Filmler geniş kitlelerin beğenisini kazanır ve film sayısı arttıkça Rin’in hayranları da Robert Thomas Malthus'un "Nüfus Kuramı"ndaki gibi geometrik olarak artar. </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bir zamanlar, 8 mm'lik sinema makinemle birçok filmini sessiz olarak izlediğim bu büyük yıldızın, film setlerindeki dinlenme anları için arkalığında adı yazılı özel koltuğu bile vardı. </span></b><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>İLK AKADEMİ ÖDÜLLERİ TÖRENİ </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>O çalışmaydı, bu roldü, öteki filmdi derken 1929 yılına gelinir. O yıl ABD film endüstrisi, başarılı sinema yönetici ve emekçilerinin saptanarak en iyi eserle birlikte ödüllendirilmesine karar verir. Ödül dağıtım töreni, "5,- ABD $"ı karşılığında satılacak biletler karşılığında verilecek bir yemek sırasında yapılacaktır. Ödül dağıtım kararı, sektörün daha fazla tanınması, daha fazla gişe yapması için de iyi olacaktır ama törene radyoların davet edilmesi akıl edilememiştir. </b></span><br />
<b><br /></b>
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-maKlpXwENhA/XIBmFKX3Z4I/AAAAAAAAMJM/lmGDzjBPT00DJlsvIgoKY0xXlXAJISGwgCEwYBhgL/s1600/The-way-of-all-flesh-1927.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="341" data-original-width="220" height="200" src="https://3.bp.blogspot.com/-maKlpXwENhA/XIBmFKX3Z4I/AAAAAAAAMJM/lmGDzjBPT00DJlsvIgoKY0xXlXAJISGwgCEwYBhgL/s200/The-way-of-all-flesh-1927.jpg" width="128" /></b></a><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu ilk “Akademi Ödülleri” için 1927 ve 1928 yıllarında piyasaya sürülen filmler değerlendirmeye alınır. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ödüllendirilecek kişilerle eserleri tespit edecek jüri “Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi” tarafından seçilir. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Jüri çalışmalara başlar. Aktörler yani erkek oyuncular arasında bizim Rin Tin Tin’de vardır. Üyeler aralarında tartışırlar. “Bir köpeği adaylığa kabul eder ve ödüllendirirsek dünyaya rezil oluruz!” düşüncesiyle Rin değerlendirilmeye alınmaz. En başarılı aktör ödülü, şu an hiçbir kopyasının bulunamadığı bir film olan Victor Fleming’in yönettiği 1927 yapımı “The Way of </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">All Flesh” ile bir </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Josef von Sternberg yapımı olan 1928 yapımı “The Last Command” filmlerindeki başarıları nedeniyle </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Emil Jannings'e verilir.</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></b></div>
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-kWRxoJKVXsY/XIBl63La4yI/AAAAAAAAMJI/hwBjQuSO5zoUTGLpE_FMQx2EqgJVvqAXwCEwYBhgL/s1600/The%2BLast%2BCommand.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="284" data-original-width="220" height="200" src="https://4.bp.blogspot.com/-kWRxoJKVXsY/XIBl63La4yI/AAAAAAAAMJI/hwBjQuSO5zoUTGLpE_FMQx2EqgJVvqAXwCEwYBhgL/s200/The%2BLast%2BCommand.jpg" width="154" /></b></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: #660000;">KIZILCA KIYAMET KOPUYOR</span><br />İşte o zaman kızılca kıyamet kopar. Ödülün Rin Tin Tin’in hakkı olduğunu söyleyenler olaylar çıkarır. Bu olaylar öyle hemen de durulmaz. Amerikan toplumunu beğenir ya da beğenmezsiniz ama onlar için asla "sessiz koyunlar" diyemezsiniz. Yani diktatör, sultan, kral, şeyh, emir gibi tek adamların koyduğu kurallara boyun eğip susmazlar. Yanlış da olsa "doğruluğuna inandıkları" konularda seslerini yükseltirler. </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İşte bu insanlar "Akademi" üyelerini, gördükleri her yerde, çeşitli metot ve eylemlerle bıkıp usanmadan protesto ederek yaptıkları haksızlığı yüzlerine vururlar. </span></b><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="clear: right; float: right; font-family: "verdana" , sans-serif; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="566" data-original-width="433" height="200" src="https://4.bp.blogspot.com/-pXzGQJtXiv8/XIBqCjoJ0MI/AAAAAAAAMJU/wCXlBZ9mi7U68KbgeE1xKAh4QvBbPwzJwCLcBGAs/s200/JH.jpg" width="152" /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><span style="color: #660000;"><b><br />ÖDÜLÜ ESİRGEDİLER AMMAVELAKİN </b></span></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Ödülü Rin Tin Tin’den esirgerler ama halkın sevgisinin önüne geçemezler. Bu olaydan üç yıl sonra, kimine göre 15 kimine göreyse 16 yaşındayken, dönemin en büyük aktrislerinden biri olan Jean Harlow’un kucağında ölür. Aslında sözlüklere göre leşi demem gerek ama bu sözcüğü yazmaya elimin varmadığı cesedi, Rinty'nin kendisini bulduğu topraklara yani Fransa’ya gönderilir. Birçok insana nasip olmamış ve olmayacak gerçek bir sevgi seli eşliğinde, yeni yuvasına yerleştirilir. </b></span><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>Büyük bir yetenek olan gerçek Rin Tin Tin'i, yine kendi soyundan gelen ve Rin Tin Tin adı verilen diğer aktör köpeklerden ayırmak gerek. </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>İşte, Rin Tin Tin’in hayat öyküsünden birkaç damla... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><br /></span><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"><b>Günay Tulun </b></span><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 18.4px;"> </span><strong> </strong><br />
<div style="text-align: right;">
<span style="text-decoration-line: underline;"><strong><span style="color: maroon;"><br /></span></strong></span><span style="text-decoration-line: underline;"><strong><span style="color: maroon;">BİLGİ NOTLARI</span></strong></span><strong><span style="color: maroon;"><br />*</span>1946 doğumlu:</strong> <em>Lucky Luke yani Red </em><em>Kit'in okur önüne çıktığı tarihtir </em><br />
<strong>Resim:</strong><em> Çizgi roman kahramanı Rin Tin Tin </em><br />
<strong>İlk fotoğraf:</strong><em> Gerçek Rin Tin Tin film setin-</em><em>deki bir dinlenme anında özel koltuğunda </em><br />
<strong>2. ve 3. fotoğraflar: </strong><em style="color: var(--color-neutral-600);">Farklı</em><em>"Rin Tin Tin"lerin rol aldığı filmlerden iki kare </em><br />
<strong>4 ve 5. fotoğraflar:</strong><em> Farklı</em><em>"Rin Tin Tin"lerin rol aldığı filmlerden iki afiş </em><br />
<strong>6. ve 7. fotoğraflar: </strong><em style="color: var(--color-neutral-600);">Oscar </em><em>verilen Emil Jannings'in o filmlerine ait afişler </em><br />
<strong>Son fotoğraf: </strong><em>Dönemin büyük yıldızı Jean Harlow </em><br />
<div>
<em><br /></em></div>
</div>
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-45299284095013510992018-11-28T05:35:00.000+03:002018-12-14T14:13:47.874+03:00ATATÜRK İSTANBUL ve BİR ŞARKI [Günay Tulun]<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bilinen tarih boyunca günümüz İstanbul'unun bulunduğu topraklar üzerinde çok sayıda köy, kasaba ve kent kurulmuş. Zamanla hepsi yıkılmış, üzerlerine yenileri kurulmuş, onlar da yıkılmış... Konumu nedeniyle t</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">arihin bilinmeyen dönemlerinde de</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> aynı döngünün yaşanmış olması muhtemel. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hatta böyle bir iddia olsa "<i>Gerçektir!</i>" der, hemen inanırım. </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-NsTF8NG01Wg/XAGJZrcqahI/AAAAAAAAMCc/jPQN_hV9zNEYKx-bJ-8ooOkX577Rx4sowCLcBGAs/s1600/%25C4%25B0st.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="112" src="https://4.bp.blogspot.com/-NsTF8NG01Wg/XAGJZrcqahI/AAAAAAAAMCc/jPQN_hV9zNEYKx-bJ-8ooOkX577Rx4sowCLcBGAs/s200/%25C4%25B0st.jpg" width="200" /></a></div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu döngü, I. Constantin olarak bildiğimiz Roma İmparatoru </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Büyük Constantin yani "</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gaivs Flavivs Valerivs Avrelivs Constantinvs"un İmparatorluk Roma'sındaki gibi yedi tepe üzerinde inşa ettirdiği Nova Roma'ya dek sürüp gitmiş. </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Öncesini tam olarak bilemesek de Nova Roma'dan sonra, İstanbul'un tüm gelişimini biliyoruz. Kent aynı kalmış ama bir zaman sonra adı Constantinvs'un şehri anlamına gelen Constantinopolis'e evrilmiş. Osmanlı da aynı ismi kendi diline çevirerek Konstantiniyye olarak kullanmış. Bunu çok sayıda isim izlemiş. Onları ve İstanbul'un kuruluş öykülerini 34 bölümlük "</span><span style="background: 0px 0px rgb(255 , 255 , 255); border: 0px; font-family: "verdana" , sans-serif; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><a href="https://tarihinhabercisi.wordpress.com/2014/09/21/10istanbulu-kim-kurmus/"><i><span style="color: black;">Romalı İstanbul'un Noktürnü</span></i></a>"nde bulabileceğiniz için tekrara düşmemek amacıyla yinelemiyorum. </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-iPHsIAXJtyM/XABR_qOMVUI/AAAAAAAAMB4/LlA7x80UxpQOTUn9pGp7M-wgQGNVlrOqwCLcBGAs/s1600/Kosta.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1147" height="320" src="https://2.bp.blogspot.com/-iPHsIAXJtyM/XABR_qOMVUI/AAAAAAAAMB4/LlA7x80UxpQOTUn9pGp7M-wgQGNVlrOqwCLcBGAs/s320/Kosta.png" width="229" /></b></a></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;">İSTANBUL ÜSTÜNE SAÇMALIKLAR</span><br />Sizleri bilmem ama İstanbul'a hâlâ Constantinople, Constantinopolis, Kostantiniyye, Kostantinapolis denmesi tüylerimi diken diken ediyor. Buna genelde sosyal medya denen olguda rastlıyorum. Üçüncü harf olan "n"yi devreden çıkartarak telaffuz ettikleri Kostantiniyye'yi daha çok dincilerle Osmanlıcılar, diğerleriniyse çok bilgili görünmeye çalışan zübüktrük aydıncıvıklarla yurt dışında eğitim almış özentili tipler kullanıyor. Bu arada 1989 ila 1993 yılları arasında bu kez iki yanlış harfle adlandırılmış bir gazete bile yayınlandı: "</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kostantıniyye Haberleri"... </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Constantinopolis ve Konstantiniyye saçmalıklarını, birkaç kez yazdım. Yapanlara özel mesajlar da attım. Yanlış yaptıklarını anlattım. Uyardığım birçok kişiyle tabiri caizse "papaz" bile olduk. Savunmaları, kelimesi kelimesine olmasa da "Bu yüzyılda böyle kafa!" türünden karşı tarafı susturucu ataklardı. </b></span><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Oysa akıl erdiremedikleri, parçalanıp bölünmek için hedefe alınmış ülkelerin tüm değerlerinin tahrip edildiğiydi. Önce dil bozulur, eğitim deforme edilir, kentlerin adı başka ulusların taktığı isimlerle anılır, sanayi ve tarım bozularak tamamen dışa bağımlı hâle getirilir, gidişatın iyi olmadığını belirterek uyaranlar “Komplo Teorisyeni” iftiralarıyla itibarsızlaştırılır, ülkenin kurucu kadroları aşağılanır, parası değersizleştirilip halkın ekonomisi bozulur, bunlara bağlı olarak ahlak çöker, herkes karşısındakini suçlar hâle gelirken o ülkenin dirliği düzeni yok olur, kaos her yere hâkim olur. Gerisi kolaydır. Bir mucize olmazsa o ülke artık 12’den vurulmuştur. </span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Yıllar önce bir başka konuyu araştırırken, Atatürk'ün de İstanbul denmesini savunduğunu, hatta bu konuda dünyada ilk kez uygulanan çok ilginç bir metoda imza attığını okumuştum. Konunun içine bir de şarkı girmişti. Şarkının adını bulmak bizim kuşak için zor değildi. Bir dönem çok sevdiğimiz bir şarkıydı bu... </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Tam burada, "Ülkelerinin </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Habeşistan olan adını değiştirmek isteyen Etiyopyalıların, Atatürk'ün yöntemlerinden etkilendiğini ve çok uzun yıllar sonra aynı uygulamayı yaptıklarını" da yazmam gerek!</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-fwtf8j4jhZ4/XAGHGjxGZPI/AAAAAAAAMCQ/Ao3kAulE5zgRCezbIWDAfD4dAvGhdsD4ACLcBGAs/s1600/Ata%2527m.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="487" data-original-width="318" height="320" src="https://3.bp.blogspot.com/-fwtf8j4jhZ4/XAGHGjxGZPI/AAAAAAAAMCQ/Ao3kAulE5zgRCezbIWDAfD4dAvGhdsD4ACLcBGAs/s320/Ata%2527m.jpg" width="208" /></a><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;">ATATÜRK ve İSTANBUL </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Son İstanbul'un, Roma İmparatoru Constantinvs tarafından kurulduğunun kabul gördüğünü yazmıştım. İşte bu son İstanbul, yabancıların Osmanlı dönemindeki alışkanlıklarını sürdürmesi nedeniyle hâlâ onun adıyla anılmaktaydı. Türkler "İstanbul" diyor, Batılılarsa inatla "Constantinopolis"... </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Türkiye Cumhuriyeti'nin onuru açısından b</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">u inadın kırılması şarttı ama provokatif eylemi sürdürmeye kararlı olan karşı taraf yılmıyordu. </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Gerçek Türklerin ve kendisini Türk olarak hisseden herkesin atası olan atam Atatürk, konuyu gündeme getirerek devlet erkânına uygulanması gereken bir yol önerdi. Buna göre İstanbul adresine gönderilip de üzerinde başka isimler yazılmış olan her türlü mektup, telgraf ve belge kabul edilmeyecek, kaynağına iade edilecekti. Öyle de yapıldı. Telefonların bağlanıp bağlanmadığı hakkında bilgi bulamadım ama İstanbul'a gönderilip de üzerinde farklı isimler yazılmış olan mektup, tegraf ve belgeler geri çevrildi. </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Batılılar altında kalırlar mı? Kalmazlar tabii!..<br />Tepki üzerine tepki, itiraz üzerine itiraz, kapris üstüne kapris...<br />Ne yapsalar ne etseler boş! Türkler kararlı... </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Uygulama hafifletilip gevşetilmedi bile... </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>O zamanlar Türkiye'nin başında; sağa sola saçma sapan efelendikten sonra kuyruğunu kıstırıp susan, komik blöfler yapan, sözünden fırfır dönen, içerde söylediğini dışarıda yalanlayan tuhaf tuhaf acayip tipler değil, ülkesini saydıran saygın bir yönetim vardı. </b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>20 Mayıs 1932 ila 8 Nisan 1933 tarihleri arasında ABD'nin Türkiye büyükelçiliğini yapan kişi; Türkiye Cumhuriyeti'ni ve İstanbul'u anlatırken "Costantinople değil İstanbul'dur." der ve özetle şöyle devam eder: Bu eski şehir için Costantinople demeye o kadar alışmışız ki, İstanbul demekte güçlük çekiyoruz. Buna rağmen Ocak 1929'dan bu yana kentin adı İstanbul'dur. Çünkü, 3 Ocak 1929'da Türkiye'nin "Posta Telgraf Telefon" Genel Müdürü, merkezi İsviçre Bern'de bulunan "Uluslararası Posta Telgraf Telefon Teşkilatı"na mektup göndererek; bundan böyle "Constantinople" değil, "İstanbul" adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir. Costantinople adıyla gönderilecek mektupların Türk posta yöneticileri tarafından geri gönderilme ihtimali kuvvetlidir. </i></span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bunları söyleyen kişi Türkiye ve Atatürk'le ilgili olarak </span></b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>1933 yılında "<i>Mosaics in Italy, Palestine, Syria, Turkey and Greece</i>"; 1934'te "<i>A Year's Embassy to Mustafa Kemal</i>", aynı yıl "<i>Trois Hommes: Kamal, Roosevelt, Mussolini</i>" ve yine 1934'te "<i>Mustafa Kemal; I'homme, I'oeuvre, le pays</i>" adlı kitapları yazan "Diplomat </b></span><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">General Charles Hitchcock Sherrill"dir.</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b><br />
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yukarılarda bir yerde "</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Etiyopyalıların, ülkelerinin </i></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Habeşistan olan adını değiştirirken Atatürk'ün yöntemlerinden etkilendiğini</i>" yazmıştım. Bilenlere soruyorum, izlenen yol aynı değil mi? </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Konunun içine bir de şarkı girmişti." demiştim ya, az sonra anlatacağım bu müzik olayını doğrulatamamış, o nedenle de bugüne dek yayınlamamıştım. Çünkü böyle bir olayın belgesinin olmaması bence mümkün değil. Son günlerde biraz da yanlış bilgilerle çerçevelenerek kullanılmaya başlandığı için kısaca da olsa söz etmek şart oldu. Tekrarlıyorum, doğrulanmamış bir bilgidir ve elinde belge olan biri varsa tarih adına bunu ortaya çıkarması gerektiğini duyurmak amacıyla konu etmekteyim. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>VATANINA ÂŞIK BİR CUMHURBAŞKANI </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Atatürk, günümüzde sıkça tanık olduğumuz; kamu kaynaklarını cebine indiren, dilediğine peşkeş çeken, ülke topraklarını hiç kimseye sormadan başka ülkelere armağan eden yönetici tiplemesine benzemezdi. Öz maaşı dâhil her şeyini vatan ve milleti için harcardı. Örneğin, halkına armağan ettiği "Atatürk Orman Çiftliği" gibi... Günümüzdekilerse yalnız kamunun değil, onun kamuya bıraktığı terekesini de sağa sola peşkeş çekmekteler. Kamununsa gıkı çıkmıyor. Böyle kamuya tabii ki böyle baş olacak! </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Doğrulatamadığım "müzik" konusuna gelince... </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rivayete göre a</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">tam Atatürk,; İstanbul'un uluslararası kabul görmesi için yeterli kalitede bir beste yapılmasını ve zirvedeki bir pop grubunun seçilerek, o eserin dünyaya duyurulmasını istemiş. Bunun için gerekli tüm masrafları, </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">bugünküler gibi; örtülü, örtüsüz, kayıtlı, kayıtsız ödeneklerden değil öz </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">maaşından ödemiş. Bu şarkının adıysa "Constantinople değil İstanbul" yani "İstanbul Not Constantinople" imiş. </span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aman aman, "rivayete göre" dediğimi sakın unutmayın. Rivayet! </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Atatürk'ün, vatanı için her şeyi yapabileceği gerçeğinden yola çıkarak "<i>Olabilir, çünkü çağının önünde giden akil insanlardan biri belki de birincisidir.</i>" şeklinde düşündüğümü itiraf etmem gerek ama bu s</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">öylenti maddi hatalarla dolu. Zamandan, orkestranın adından, o zamanlar pop grubu tabirinin kullanılmamasından, iki farklı şarkının birbiriyle karıştırılmasından tutun da bu konuda alınan kararların; başlangıç, gelişme ve sonuç aşamalarında gönderilen eylem raporlarının; hatta ödeme makbuzları gibi belgelerin olmaması açıklanabilir bir durum değil. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu belgesiz öykü</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> kimin kaleminden çıktıysa şu </span></b><b style="font-family: verdana, sans-serif;">sözleri tarih sayfalarına yazdıran atasına haksızlık ettiğini de bilmelidir: </b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>- Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.</i></span><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br />- Tarih hayal mahsulü olamaz. Biz daima hakikati arayan ve buldukça, bulduğumuza inandıkça ifadeye cüret gösteren insanlarız.<br />- Tarih, gerçekleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. </span></i></b><br />
<b style="color: #660000; font-family: verdana, sans-serif;"><br /></b><b style="color: #660000; font-family: verdana, sans-serif;">ISTANBUL NOT CONSTANTİNOPLE </b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Istanbul Not Constantinople, "Paul Whiteman and His Orchestra" tarafından 1928'de plağa alınan "Constantinople" adlı şarkıya cevaben yapılmış bir eserdir. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İstanbul'un Constantinopolis olmadığını dünyaya öğreten şarkıdır.</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> Sözleri; "Red Sails in the Sunset, My Prayer, Harbour Lights" gibi ölümsüz eserlere imza atan Kuzey İrlandalı şarkı sözü yazarı James (Jimmy) Kennedy'e, bestesiyse ABD'li ünlü kompozitör Nat Simon'a aittir. </span></b><br />
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-t89KZtORsis/XACD0x1D6mI/AAAAAAAAMCI/wMjCZr1j6TAVcjSwtAQk3PZt7W-SHJlNACEwYBhgL/s1600/Jimmy%2BKennedy.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="James (Jimmy) Kennedy" border="0" data-original-height="290" data-original-width="174" height="200" src="https://2.bp.blogspot.com/-t89KZtORsis/XACD0x1D6mI/AAAAAAAAMCI/wMjCZr1j6TAVcjSwtAQk3PZt7W-SHJlNACEwYBhgL/s200/Jimmy%2BKennedy.jpg" title="James (Jimmy) Kennedy" width="120" /></a><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yapım yılının 1928, 1930 ve hatta 1953 olduğunu iddia eden kaynaklar var. Bence en mantıklısı 1928, ikinci şıksa 1930'dur. Bir şarkıya verilecek cevabın, piyasaya çıkışından sonra en hızlı şekilde gönderilmesi gerekir. İşin raconu budur. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">17 Mayıs 1928'de piyasaya sürüldüğüne göre, cevabının da </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">1928'in kalan ayları, hatta en geç iki ya da üç ay sonra verilmiş olması gerekir. Hadi o olmadı diyelim, bence yine de geç ama son seçenek 1930'dur. </span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">1953 iddiasına gelince...</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Modası geçmiş, dillerden düşmüş bir şarkıya cevap yazsan ne olur, yazmasan ne! Üstelik, 1953 yılında, "</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E.</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">" şarkısını ve o şarkının bir zamanki popülaritesini hatırlayanların kalıp kalmadığı, kalsa bile verilecek cevabın bunca yıldan sonra cazip gelip gelmeyeceği meçhuldür. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"<span style="color: black;">The Four Lads</span>"in, "I</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">stanbul Not Constantinople"yi </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">plağa aldığı yıl 1953'tür. Şarkının bu tarihten itibaren listelerde yükselerek tüm dünyada zirve yapması, iddia sahiplerini yanıltmış olabilir. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sözünü ettiğim Kanadalı "</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">The Four Lads</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">" önemli bir gruptur. 1953, 55 ve 56 yıllarında milyonlarca satan plakları nedeniyle beş altın plak almıştır. İlk altın plaklarını kazandıkları eser, "Istanbul Not Constantinople" olmuştur. </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şarkıyı, çocukluğumdan bu yana,</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> "<span style="color: black;">The Four Lads</span>",</span> <span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bing Crosby-Ella Fitzgerald İkilisi, Caterina Valente, </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Dario Moreno, </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Renato Carosone</span>,<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sevinç Tevs</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> ve They Might Be Giants"</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">dâhil çok sayıda sanatçı, vokal grubu ve orkestradan dinledim. Ellili yıllarda ve altmışların başında o kadar çok çalınırdı ki sözlerini farkına varmadan ezberlemiştim. Bu</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">nlar benim hatırladıklarım. Bir de araştırarak adlarını bulduklarım var: </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ac Rock "Akapella olarak, İstanbul adıyla", Belmont Playboys "Enstrumantal ve İstanbul adıyla", Bette Midler, Bruno and The Gladiators, Cacka Israelsson ile Systrarna Rosenblom "İsveççe sözlerle", Edmundo Ros, Frankie Vaughan, Harvard Din and Tonics, Jacques Hélian et Son Orchestre "Fransızca sözlerle ve Istamboul </span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">adıyla</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">", Joe Fingers Carr and His Ragtime Band "Lou Busch", Lee Press-on and the Nails, Oscar Aleman "</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Estambul</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> adıyla e</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">nstrumantal olarak</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">", Ota Čermák, PJ Harvey "Let England Shake adlı şarkının içine katarak", Santo and Johnny, Ska Cubano, Terrance Zdunich, The Duke's Men of Yale...</span></b><br />
<b><br /></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Istanbul Not Constantinople'yi</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> 1953 ve 2004 yıllarındaki iki farklı görünümleriyle </span></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><i style="font-family: verdana, sans-serif;"><a href="https://youtu.be/Wcze7EGorOk?t=31" target="_blank">The Four Lads <span style="font-size: xx-small;">1953</span></a>" ve "</i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><span style="color: black;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=_sbd3Xk7EbM" target="_blank">The Four Lads <span style="font-size: xx-small;">2004</span></a></span></i>" ile </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><a href="https://youtu.be/rGgWka9-naI?t=27" target="_blank">Bing Crosby-Ella Fitzgerald İkilisi</a>,</i> <i><a href="https://youtu.be/3Ow_grjdD14?t=134" target="_blank">Caterina Valente</a></i>, </span><i style="font-family: verdana, sans-serif;"><a href="https://youtu.be/YgvYAfQQto4?t=32" target="_blank">Dario Moreno</a>, </i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><a href="https://youtu.be/Nkimv6pGs6E?t=56" target="_blank">Renato Carosone</a></i></span>,<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i> </i></span><i style="font-family: verdana, sans-serif;"><a href="https://izl.sn/8398456" target="_blank">Sevinç Tevs</a></i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> ve <i><a href="https://youtu.be/95mSdbGWK6w?t=51" target="_blank">They Might Be Giants</a>'dan dinlemek isterseniz, bu paragraftaki grup ve solistlerin adlarını tıklamanız yeter. </i></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Paul Whiteman'ın </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><i style="font-family: verdana, sans-serif;"><a href="https://youtu.be/BKjwqo8GcLE?t=31" target="_blank">C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E.</a></i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">si için de ismini tıklamalısınız. </span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Şarkının orijinal sözleri yazının bitiminden sonra, aşağıda... Orijinal sözlerin Türkçeye çevrilmiş şekli "The Four Lads <span style="font-size: xx-small;">2004</span>" adlı videoda alt yazı hâlinde... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Sosyal ağlarda dolaşıp duran ve "a'dan z'ye" aynı kaynaktan yayıldığı belli olan yazılarda, </b></span><b style="font-family: verdana, sans-serif;">Paul Whiteman'ın esprilerle süslenmiş </b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E.</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">" adlı şarkısı tümüyle yanlış ifadelerle "</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Istanbul Not Constantinople"yle özdeşleştirilmiştir. Yiğidin hakkı yiğide, Jimmy-Not-Lads üçlüsünün hakkı da Jimmy, Nat ve Lads'a... </span></b><b style="font-family: verdana, sans-serif;"> </b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Bazı belgesel ve televizyon dizilerinde de dinlediğimiz "Constantinople Değil İstanbul"la ilgili yazacaklarım şimdilik bu kadar. İleride aynı konuya döner miyim bilemiyorum. Olayların gelişimine bağlı...</b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Bunca cümleden sonra zengin kalkışı yapacağım. Kusura bakmayın.<br />Yeniden görüşebilmek umuduyla... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b style="color: #660000;">Günay Tulun </b><br /><span style="font-size: x-small;"><i>İlk yayın yeri: Sessizliğin Sesi Gazetesi </i></span></span><br />
<span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: x-small;"><i>İlk Yayın tarihi: 10 Kasım 2008<br />Makalenin ilk yayındaki adı: Atam Atatürk ve Şarkılı Bir Masal </i></span></span><br />
<span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i style="text-align: right;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #660000;">BİLGİ NOTU:</span> Yazının orijinalinde video linkleri yoktur. Yayının<br />28 Kasım </span></i></span><i style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: right;"><span style="font-size: x-small;">2018 günü tekrarlanması münasebetiyle eklenmiştir</span></i><i style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: right;"><span style="font-size: x-small;">.</span></i><br />
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">* * * </span></div>
</div>
<div jsname="U8S5sf">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;"><i><span jsname="YS01Ge"><b><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;">ISTANBUL (NOT CONSTANTİNOPLE) </span></b></span></i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;"><i>Istanbul was Constantinople / Now it's Istanbul not Constantinople / Been a long time gone / Old Constantinople's still has Turkish delight / On a moonlight night. Every gal in Constantinople / Is a Miss-stanbul, not Constantinople / So if you've date in Constantinople / She'll be waiting in Istanbul. Even old New York was once New Amsterdam / Why they changed it, I can't say / (People just liked it better that way). Take me back to Constantinople / No, you can't go back to Constantinople / Now it's Istanbul, not Constantinople / Why did Constantinople get the works? / That's nobody's business but the Turks'. Istanbul!! / Istanbul! Even old New York was once New Amsterdam / Why they changed it, I can't say / (People just liked it better that way). Take me back to Constantinople / No, you can't go back to Constantinople / Now it's Istanbul, not Constantinople / Why did Constantinople get the works? / That's nobody's business but the Turks'. Istanbul! </i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;"><br /><br /><b><span style="color: #660000;">C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. </span></b><br />C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Constantinople. / Brrrrrrrrow, / Mr No-one No-one was the teacher in a school giving a lesson one afternoon. / Little Tommy Tomkins was the dunce and what a fool, / Didn't know which was the sun or moon. / Brrrrrrow, / Teacher said to Tommy Tomkins well, / See if you can sing this while you spell, / Constantinople. C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Constantinople. / It's as easy to say as saying your A – B – C. / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Show your flock now try your luck and sing it loud with me, / Constantinople. / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / C.O.N.com.S.T.A.N.T.I.N.tense.O.P.L.E. / Ah hah hah hah, Harry, what is this city your talking about, / What is this city I'm talking about? / Yes? / Constantinople. / Ah how do you spell it? / How do I spell Constantinople? / Yes. / Huh, I guess I'm talking about Rome./ Ah what a lad your spelling's bad, I'll give you your alphabetty. A – B – C – D – E – F – G. / H – I – J – K – L – M – N. / O – P – Q – R – S – T – U. / V – W – X – Y – Zee, / Etcetera. / It should not be so hard to spell correctly, / Since I made you learn your alphabetty. / Constantinople. / Constantinople. / Constantinople, / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.pop.L.E... </span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;"><br /></span></i><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;"><br /></span></i><span style="color: maroon;"><strong><span style="text-decoration-line: underline;">RESİM ve FOTOĞRAFLAR (Yukarıdan itibaren)</span></strong><em><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: x-small;">1- Antik İstanbul'daki ünlü "Hipodrom"un temsili resmi 2- Kostantıniyye gazetesinin ilk sayısı 3- Büyük Constantinvs'un büstü 4- Atamız Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk 5- Istanbul Not Constantinople'nin ünlü söz yazarı James "Jimmy" Kennedy 6- Yahudi asıllı büyük Türk sanatçısı Dario Moreno 7- Istanbul Not Constantinople'yi plak yapıp eserle birlikte zirveye tırmanan beş altın plaklı Kanadalı grup "The Four Lads" </span></em></span></div>
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-29489116089195956242017-09-06T05:19:00.000+03:002019-09-20T11:24:00.560+03:00SEVDİM BİR GENÇ KADINI [Günay Tulun]<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/0c3f4-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" class="alignright" height="149" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/0c3f4-1.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Duyar duymaz sevilen şarkılar vardır. </b></span><b style="font-family: verdana, sans-serif;">Tılsımlı gibidirler, sarıverirler insanı… </b><b style="font-family: verdana, sans-serif;">Şu an söz ettiğim de öyle bir şarkı… </b><br />
<b style="font-family: verdana, sans-serif;"><br /></b>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Bizler, onu, “Sevdim bir genç kadını” sözcükleriyle başlayan ilk dizesiyle tanırız: "Özleyiş"tir o...</b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Tango ritmindedir. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>İçinde, buram buram sevgi kokan büyük bir hayranlığı barındırır.<br />Muhteşem bir eserdir. </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
</b><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/0c3f4-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b></b></span></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Güftesinin, Bedri Noyan’a ait olduğu söylenirse de bazı ipuçları, onun ortak bir çalışmanın ürünü olduğunu fısıldar. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Sözlerin içinde barınan duyguların, Necip Celal Andel’in kalbinden kopup dudaklarına döküldüğü o kadar bellidir ki... Bedri Noyan, o duyguları bir araya getirmiştir. gelin, o sözleri hep birlikte ve dikkatle dinleyelim; okuyorum: </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
<em>“<span style="color: #444444;">Sevdim bir genç kadını, ansam onun adını.<br />Her şey beni ona bağlar, kalbim durmadan ağlar.<br />Aşkım hiç sönmeyecek, gitti o dönmeyecek.<br />Uzun yıllar geçse bile yaşarım hayaliyle.</span>” </em></b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><em><br /></em>
<span style="color: maroon;">BİLMEYEN İÇİN ŞİFRELERLE DOLU BİR ŞARKI</span> <br />Şarkı, daha ilk dörtlükte şifrelerini açar.<br />Gidip de dönmeyecek olan kim?<br />Kimdir o, adı anıldıkça Necip Celal'in kalbini ağlatan genç kadın?<br />Kimdir hayaliyle yaşanacak kadar bağlanılan?<br />Kimdir o, sönmez bir ateşle âşık olunan? </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Bugün, o güzel kadını hatırlayan çok az kişi kalmıştır.<br />Güzeller güzeli Evelyn Holt’tur o…</b></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: white;"> </span><span style="color: maroon;">* * </span><span style="color: white;"><span style="color: maroon;">*</span></span></b></span></div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: maroon;">KAHRAMANLARIMIZ HAKKINDA ON BİR PARAGRAFLIK GERÇEK BİLGİLER</span> <br />Yazımın konusu olan kahramanlarımız hakkında özet de olsa yeterli bilgiyi vermezsem saygısızlık etmiş olurum. Belki bu yazıyı okuduğunuz dönemde onlar hakkında bilgi bulmanız mümkün olabilmiştir ama bu yazımı yazdığım şu dakikalarda özellikle Evelyn Hanım hakkında bilgi bulmak imkânsızdı. Onca kitaptan sonra interneti bile karış karış arşınladım. Ancak iki yerde bilgi vardı, onlar da eski bir yazıdan alınmış kısacık bilgi kırıntılarıydı ve ikisi de birbirinin kopyasıydı. Üstelik adı da soyadı da yanlış yazılmıştı. Fotoğrafı da yoktu. </span></b><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/64060-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="" border="0" class="alignright" height="230" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/64060-1.jpg" title="Evelyn Holt" width="166" /></b></span></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Doğru bilgiyi arayanlar için özel bir notum olacak. Kahramanlarımızla ilgili olarak bu denli geniş ve doğru özeti çok zor bulacağınızı söylemek zorundayım. Bu tür bilgilerden sıkılan ve işin yalnızca öykü kısmını sevenler için de bir önerim var. On bir paragraflık bu bölümün tamamını atlayıp öyküye dönsünler. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Evelyn Holt, 1908 ila 2001 yılları arasında yaşamış ünlü bir Alman film yıldızıdır. Film yıldızı olduğu kadar da iyi bir şarkıcı... 1926 ila 1932 yılları arasında çok sayıda filmde oynamış; 1933'ten itibaren, Naziler tarafından, yarım kan Yahudi olduğu iddiasıyla sanatını icra etmesi yasaklanmıştır. 1938 yılında İsviçre'ye, aradan iki yıl geçtikten sonra önce İngiltere'ye, ardından da Amerika'ya geçerek Nazi zulmünden kurtulmuştur. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Bir dönem, bestecimizin yolu da Almanya'ya düşmüştür. Gözlerinde ciddi bir hastalık vardır ve çalışmalarını inanılmaz ölçüde etkilemektedir. Tedavi için Almanya’ya gitmiş bu arada da Profesör Habermann’la tanışarak öğrencisi olmuştur. Necip Bey, Profesör Habermann'ın etkisiyle önceleri hafif müzik diyebileceğimiz tarzda besteler yapar. 1928 yılında da bilinen ilk sözlü Türk tangosu olan Mazi’yi besteler. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Necip Celal Andel öyle bir solukta geçilecek isimlerden değil. Eserleri Avrupa ve her iki Amerika kıtası dâhil dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli orkestralarca yorumlanmış, plak yapılmış, radyolarda çalınmıştır. Bunlar içinde Viyana'nın ünlü orkestra ve solistlerinin de olduğunu söylersem ne denli değerli bir müzik adamı olduğunu da anlatmış olurum. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
</b></span><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/nca-2.jpg?w=245" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="NCA 2" border="0" class=" size-medium wp-image-918 alignleft" height="300" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/nca-2.jpg?w=245" title="Necip Celal Andel" width="245" /></b></span></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Atatürk’ün de beğenerek dinlediği bu değerli insanın soyadını, Yahya Kemal Beyatlı’nın verdiği söylenir. 1908-1957 yılları arasında yaşamıştır. Röportajlarında; kendisine müziği sevdiren asıl kişinin öğretmeni Tahir Sevenay olduğunu anlatmıştır. En verimli çağında kaybettiğimiz bu büyük sanatçı, "Mazi" tangosuyla "bilinen ilk sözlü Türk tangosunun bestecisi" olarak müzik tarihimize geçmiştir. Dikkatinizi çekmiştir, ilk demedim ilk sözlü dedim. Çünkü ondan önce bazı enstrümantal tangolar var. Bunların başına, 1916 (1917 ?) yılında Mehmet Ali Feridun tarafından bestelendiği hâlde Uruguaylı dostu Gerardo Matos Rodríguez tarafından intihal edilen "La Cumparsita"yı yazmak gerek. Aslında bu yapılana intihal demek çok kibar kaçıyor, açıkça konuşmak gerekirse bu emanete hıyanetle birleşmiş adi bir hırsızlıktır. Bilinen ilk tangocularımız arasında, "Tango Türk" adlı eseriyle "Bahar Geldi Gül Açıldı, Hatırla Sevgili O Mesut Geceyi gibi Türk Sanat Müziği ve "Ayşe, Çaresaz, Efenin Aşkı, Gülfatma, Kerem ile Aslı" gibi operetlerin bestecisi ünlü kompozitör Muhlis Sabahaddin Ezgi bile var. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Andel, eserleri Seyyan Oskay, Münir Nurettin Selçuk, Şecaattin Tanyerli, Ayten Alpman "Gencer", dâhil çok sayıda sanatçı tarafından söylenen; Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk gibi tango orkestralarının repertuarlarından düşmeyen bir büyük bestecidir. "Klasik Batı Müziği" türünde de keman, obua, viyolonsel için konçertolar ve çeşitli liedler bestelemiştir. Çok sayıda müzik aletini üst seviyede çalabilen yetenekli bir müzisyendir. "İstanbul Radyosu"nda birkaç arkadaşıyla birlikte "15 Günde Bir" adıyla başarılı bir program da yapmıştır. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
İlk besteleri "Sarı Yapıncak"la fokstrot ritmindeki "Daktilo"dur. "Mazi" ve bu iki eserin sözleri Necdet Rüştü Efe Tara'ya aittir. Millî Türk Talebe Birliği'ne ithaf ettiği "Gençlik" adlı bir marşı vardır. Atatürk'ün ricası üzerine yaptığı "Yalova" şarkısıyla 1948'de Fenerbahçe için yazıp bestelediği "Fenerbahçe Marşı" unutulmuş gibi görünse de tangoları hiç gündemden düşmemiştir. Yayınlanmış dokuz tangosu vardır. Bunlar "Ayrılık, Bir An İçin, Geçmiş Zaman Olur ki, Günler, Kimse Sevgimi Bilmez, Mazi, Özleyiş, Suna, Yıllar"dır. "Benim Şarkım ve Damla Damla" adlı iki tangosunun daha olduğu söylenir. Kayıtlarda ismine ulaşamadığım bir Fransız müzisyenin tangosuna "Gel" başlığıyla Türkçe sözler yazmıştır. Bu şarkı daha çok "Gel Seni Özledim" adıyla bilinir. Yahya Kemal Beyatlı'nın "Akşam Musikisi" adlı şiirini koro için dört sesli olarak bestelemiştir. İstanbul radyosunda çalınan ilk dört sesli tango "Benim Şarkım"dır. Tabii ki bunlar yalnızca benim tespitlerim. Bir köşeye gizlenmiş ya da birilerine emanet edilmiş başka eserleri de olabilir. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Özleyiş'e ayrı bir sayfa açmak şart. Ayten Alpman'ın İngilizce söylediği "ToMorrow", Fazıl Sarper’in Fransızca sözleriyle "Amertume (Keder)", Fritz Schwanberg’in Almanca sözleriyle "Sehnsucht (Özlem)", J. G. Blanco Villalta'nın İspanyolca sözleriyle “Te Esperaba (Umutsuz)” bizim "Özleyiş"ten başkası değildir. ToMorrow 78 devirli taş plaktır ve adı aynen yazdığım gibi basılmıştır. Bu yazılışta yanlışlık da olabilir, espri de... Birkaç anlamı olan "To"yu genelde "için, göre, karşı" anlamlarıyla kullanırız. "Morrow" ve "tomorrow" da yarın anlamında... Sonuçta şarkı adının anlamı da da birkaç tane oluyor. "Yarın", "Yarın İçin", "Yarına Göre" veya "Yarına Karşı"... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Yukarıda adlarını verdiğim eserlerden "Bir An İçin" adlı tangosunu dünyaca ünlü orkestra şefi <em>Mantovani</em>'ye, "Günler tangosunu yine dünyaca ünlü maestro <em>Xavier Cugat</em>'a, "Kimse Sevgimi Bilmez"i Alman maestro <em>Bardabas von Geczy</em>'ye, "Yıllar" tangosunu ise Fazıl Sarper'in Fransızca sözleriyle hayranı olduğu bir dönemin dev sanatçısı <em>Tino Rossi</em>ye ithaf etmiştir. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Rahmetli annem Zatiye Tulun, Necip Celal Andel’in bir zamanlar Kuzguncuk sahilindeki 5 kapı nolu apart yalı "Şen Apartman"ın karşısındaki bir evde oturduğunu, sık sık piyanoyla tangolar çaldığını, sabahlara dek uyumadığını, çevrede ondan söz edenlerin “gözleri görmüyor” dediklerini anlatmıştı.<br />Ve dönüyoruz öykümüze... <span style="color: white;"> </span></b></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: white;"><span style="color: maroon;">* *</span></span><span style="color: maroon;"> *</span> </b></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: maroon;">ÖYKÜMÜZE DÖNDÜK: KADER HER ZAMANKİ GİBİ AĞ ÖRMEKLE MEŞGUL</span> <br />Holt, Necip Celal'in "Mazi" adlı tangosunu duyduktan sonra onun sanatına hayran olur. O tangoyu nasıl duyduğunu bilemiyoruz ama bu işte, Profesör Habermann ya da onun bir yakınının belki de bir öğrencisinin rolü olabilir. Evelyn Holt'un Türkiye'ye gelme nedeni de aslında bu hayranlığa bağlı olarak Necip Celal'le tanışma arzusuymuş. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Öyle ya da böyle, Evelyn Holt Türkiye'ye gelir ve Kadıköy’de, bugün, "Rexx Sineması"na dönüşen ünlü "Hale Tiyatrosu"nda sahne alır. Konserlerinde Necip Celal'in ünlü "Mazi" tangosunu da söyler. Necip Bey'in kendisine ulaşması da bu sayede olur. </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
</b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/evelyn-holt-2.jpg?w=233" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="" border="0" class="alignleft size-medium wp-image-839" height="300" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/evelyn-holt-2.jpg?w=233" title="Evelyn Holt" width="233" /></b></span></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: maroon;">NİHAYET TANIŞIYORLAR</span> <br />Necip Bey başlangıçta, yabancı bir şarkıcının Türkiye'ye gelip de konserlerinde onun eserini okuma olayını şaka sanıp geçiştirir. Aynı olayı Cumhuriyet gazetesinde okuduktan sonradır ki, Bayan Holt'u arar. Randevulaşırlar. Onu kaldığı otelde ziyaret eder. Tanışırlar. Bayan Holt kendisini son konserine davet eder. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Neyse sözü fazla uzatıp da kimseyi sıkmayayım. Evelyn Holt, son konserinde de çeşitli dillerde şarkı söyledikten sonra, aniden, Necip Celal’in ünlü ”Mazi” tangosunu söylemeye başlar. O kadar içten o kadar güzel söylemiştir ki, izleyiciler büyülenmişçesine dinlerler. Bir, iki derken defalarca tekrarlatırlar. Her tekrardan sonra salonda müthiş bir alkış kopar. Tekrarlar sürerken Evelyn, izleyiciler arasında oturan Necip Celal’i takdim eder. Bu defaki alkışlar, "Hale Sineması"nı yıkacak gibidir. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
<em>“<span style="color: #444444;">Kemanımla ona bir ses verebilseydim eğer,<br />Bu sesimle ona ersem bana dünyaya değer.<br />Ne yazık ki deniz engin, şu ufuklar ölgün,<br />Bin elemle doğuyor her yeni gün.</span>” </em></b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><em><br /></em>
<span style="color: maroon;">SONRAKİ GECE</span> <br />Konserin ertesi gecesi, “Suadiye Gazinosu”nda, oldukça kalabalık bir davetli grubunun huzurunda Evelyn Hanım için bir veda yemeği verilir.Sabah erkenden ülkesine dönecektir. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
O gece, sabaha kadar Necip Celal'le dans ederler.<br />Bir ara Necip Bey'den keman çalmasını ister.<br />Kendisi için... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
İşte birkaç şifre daha çözüldü.</b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b> Ses vermesi istenen keman, engin deniz, ölgün ufuk ve elemlerle doğan yeni gün! </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Gecenin şahitleri çoktur ama aralarından ikisi, çok iyi bildiğimiz isimler: Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi Feriha Tevfik'le gazetelerin ünlü Hollywood muhabiri Turan Aziz... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
<em>“<span style="color: #444444;">Yarın olsun, yarın olsun diye renkler soluyor,<br />Neye baksam ne işitsem bana bin dert oluyor.<br />Bu karanlık günün elbet gelecektir sonu,<br />Kalbim özlüyor onu.</span>” </em></b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><em><br /></em>
</b></span><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/nca-3.jpg?w=300" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="NCA 3" border="0" class="alignleft size-medium wp-image-917" height="258" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/nca-3.jpg?w=300" title="Necip Celal Piyanosunun Başında" width="300" /></b></span></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: maroon;">AYRILIK BELKİ ÖLÜMDEN BETER</span> <br />Herkes vedalaşır, ayrılır. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Necip Bey yürüyerek döner eve... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Yol boyunca romantik duygular içindedir. Evelyn'in sıcaklığı ve sözleri aklından çıkmamaktadır. Dönüş yolunda, ilk nota ve ilk sözler kalbini yakan bir kor gibi dökülür dudaklarından. Neden sonra, yepyeni bir şeyler mırıldandığını fark eder. Yepyeni bir şeyler... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Günün ilk şıklarıyla birlikte, Evelyn Hanım'a ithaf edilen tango doğmuştur. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Üzerinde Necip Celal’in<br />kalbinden kopup, şiirleşen sözler vardır. Öyle sözler ki ancak âşık olanların, aşka düşenlerin anlayacağı türden. Aşkın o can yakan, yürekleri burkan acısını tadanların duyabileceği türden... O sözlerin son dörtlüğünü okurken, büyük bir özleme de tanıklık edersiniz. İnsanın içini yakıp kavuran, kavuşmanın imkânsız olduğunu anlatan bir özleme… </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Kavuşmak?<br />Nasıl olsun ki?<br />Onun adı “Özleyiş”, Evelyn'se ömür boyu özlenecek kadındır.<br />Tıpkı bir hayal gibi... </b></span><br />
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #38761d;"><em><strong>ÖZEL BİLGİ NOTLARI:</strong></em></span><br />
<span style="color: #38761d;"><em>1- Şecaattin Tanyerli ve "Sevdim Bir Genç Kadını" </em></span><br />
<span style="color: #38761d;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=5b2R9zinf2Q" rel="noopener" target="_blank"><img src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/a8bc7-1.png?w=500" /></a></span><br />
<em style="color: #38761d;">2- </em><em style="color: #38761d;">Tiyatrodan sinemaya dönüşen "Hale Sineması"nın adsal </em></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #38761d;"><em>evrimi: Febüs, Apollon (Rumlara göre Teatron Halkidonas<br />yani Türkçesiyle Kadıköy Tiyatrosu), Hale, Reks ve Rexx. </em></span></div>
<br />
<span style="color: maroon;"><strong><img src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2017/04/c7c67-mgt-25.jpg" /> </strong></span><span style="color: maroon;"><strong>Günay Tulun </strong></span>TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-43586509066544505222017-09-05T03:40:00.000+03:002018-08-14T19:29:41.687+03:00YOZ MÜZİKLE YOZ KAFA [Günay Tulun]<a href="https://1.bp.blogspot.com/-3lpJWun7ocs/Tz7uXbXln5I/AAAAAAAAGsQ/YbiMmKKKLMoqQwIivYIZg2ijlTVK6h11QCPcBGAYYCw/s1600/A%25C3%25A7%25C4%25B1lan%2Bkitap.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-3lpJWun7ocs/Tz7uXbXln5I/AAAAAAAAGsQ/YbiMmKKKLMoqQwIivYIZg2ijlTVK6h11QCPcBGAYYCw/s1600/A%25C3%25A7%25C4%25B1lan%2Bkitap.png" /></a><br />
<b>Konuya bu tür bir yazıyla değil de farklı yönden ele alan bir yazıyla girmek isterdim. Az önce gerçek bir müzisyenin "Türkiye de gerileyen müzik kültürü"nden dert yanan feryadını okuyunca, kendimi, bayramda tanığı olduğum bir olayı anlatmak zorunda hissettim.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Ülke çapında yozlaşan, yalnızca "din, ahlak, bilim, eğitim, siyaset, dil ve tarih kültürü, millî duygular, vatan sevgisi" gibi değerler değil. Sanat da bu yozlaşanlar arasında... Örneğin; iktidarın hışmını çekenler sırasında başı çeken dans ve baleden hiç söz etmeden sinema-tiyatro, resim, heykel, edebiyat, mimari diye saymaya başlayabilirim. En uygun yere de müziği yerleştirerek!</b><br />
<b><br /></b>
<b>Ülkemiz insanının müzik zevki her gün biraz daha kötüye gidiyor. Allah'tan ki, eski eserler yerli yerinde... Yoksa iş, içinden çıkılmaz bir hâl alacak. Sırf o eserlerin hatırına, müzik kültürümüzü de işin içine katarak genelleme yapmadım.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu konuda herkes gençleri suçluyor. İyi de gençler ne yapsın?</b><br />
<b>Müzik diye önlerine konan acayipliklerle yetişiyorlar.</b><br />
<b>Doğal olarak, zevkleri de önlerine konan pespayelikten farklı olamıyor.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Âdettir ya, kendimden ve kendi zamanımdan örnek vereyim.</b><br />
<b>Bugün herkesin sıradan gördüğü muhteşem devlet okullarında, muhteşem öğretmenlerin öğrencisi olma şerefine eriştim. İlkokul öğretmenlerimiz, müzik konusundaki ilk bilgileri anlayacağımız şekilde verdi. Ortaokul öğretmenimiz rahmetli Ayhan Şenyuva Hanım'dı. Akses, Kodallı, Saygun, Tüzün, Bach, Mozart, Schubert, Schumann, Wagner ve başkalarını da öğretti. "Sanat ya da Halk" diye ayırmaksızın Türk Müziği eserlerini de öğreniyorduk. Diğer okullardaki durum da aynıydı. Aida’dan, İnci Avcıları’ndan, Carmen’den Türkçe'ye çevrilmiş parçaları notalarıyla söyleyebilirdik. Büyük bestecilerin yaşamını da eserlerinin neler olduğunu da bilirdik. Bu bilgiler, liseye gittiğimizde daha da derinleşip daha da çeşitlendi. Hem de haftada ancak bir saat süren dersler sayesinde...</b><br />
<b><br /></b>
<b>Az sayıdaki radyo istasyonlarımızdaysa her türlü müziği dinlerdik.</b><br />
<b>Klasikler dışında, örneğin, “Hafif Batı Müziği” denen türü de...</b><br />
<b>Radyoevleri, bugünkü gibi değildi. Müzik cahili DJ'leri radyonun kapısından sokmazlardı. Arman, Buri, Çaplı, Ebcioğlu, Önal, Sporel o yıllarda akla ilk gelen isimlerdi. Dünyanın en ünlü orkestralarıyla sanatçıları ülkemize gelir; konserler verir, programlar yapar, hatta birçoğu yıllarca ülkemizde kalırdı. Çok sayıda olmasa da sanatçılarımızın bu türde besteledikleri eserler yabancılar tarafından da okunur, hatta ülkelerinde listelere girerdi. Tangolarımız, Arjantin tangoları kadar güzel ama onlarınkinden daha anlamlıydı. Napolitenlere türkülerimiz kadar yakındık. Birçoğu Türkçe sözlerle okunurdu. Hangi birini anlatayım, öylesine çok örnek var ki!..</b><br />
<b><br /></b>
<b>Neyse sözü uzatmayayım. Şimdi de bir takım tipler ortaya çıkmış, elektronik “tıs çıs dam” sesini sürekli çıkaran aygıtlarla müziği katlediyorlar. Bir de edalarını görseniz, sanki notaları kenşfeden onlarmış gibi…</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bayramda böyle birini tanıdım. Devlet Senfoni Orkestrası’ndan bir kompozitörün romantik bir eserinin tanıtım kaydını; tek mezür dinlemeyi bile tamamlamadan, yalnızca iki notayı evet aynen yazıyorum, iki notasını duyduktan sonra saygısız bir ifadeyle “Basit!” diye niteleyip bir yana bıraktı. Hareket toplum içinde yapıldığı için dikkatimi çekti. Bana; özellikle tasarlanmış ve kendisine birtakım payeler yüklemek için yapılmış gibi geldi. Hadi bu saygısızlığı anlayıp hoş gördüm diyelim. İyi de söylediği basitlik neye göre? "Lanse etmeye çalıştığı bence haddinden fazla çirkin türe mi? Klasik ya da barok müziğe mi? Fado, balat, şanson, napoliten ya da türküye göre mi?" Bu konuda bizleri, derin (!) bilgisinden mahrum bıraktı.</b><br />
<b>Keşke aydınlatsaydı.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Belli ki, dünyanın en güzel müzik eserlerinin, modülasyon dışında pek fazla oynama yapılmadan bestelenen eserler arasından çıktığından da haberi yoktu.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bir dönem, bir üniversite tezine yardım ettiğim için hayatları ve müzik anlayışları hakkında geniş çaplı araştırma yaptığım; Beethoven, Mozart, Bach ve benzerleri gibi üstün nitelikli sanatçılar bile iki notayı duymakla bir müzik eseri hakkında fikir yürütmemiş, eleştiri yapmamışlar.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu tür figürleri saçan birinin müziği, mutlaka "son derece komplike ve son derece kaliteli olmalı" diye düşünüp, "nerede dinleyebileceğimi" sordum. Müsait bir zamanda da verdiği adrese girip dinledim. Onun düştüğü saygısızlık yanlışına düşmeden, büyük sabır içinde, müzik diye lanse etmeye çalıştığı şeyi dinledim. Haksızlık etmemek için bir kez daha dinledim.</b><br />
<b>Sonuç: Müziğin bu denli kirletilebileceğini hiç düşünmemiştim. Hani Diyarbakırlının öyküsündeki gibi “müzik müzik olalı böyle katledilmemiş”ti.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Konuya yakın bir eski yazımda şunları söylemişim: “... Gençlerin nasıl zehirlendiğini sanıyorsunuz. Kabahatin büyüğü; sanal medyada kendi reklamını yapanların paylaştığı bu tür yoz ve vasıfsız müziğe takiye yorumlar yazıp 'beğen tuşu'nu basa basa yalama yapan hatır gönül tacirlerinde… Bunu görenler de bir halt sanıyor. Müzikle uğraşan herkese, müzik yayını yapan her birime, disk jokey çalıştıran her işletmeye ve tabii ki müzik öğretmenlerine büyük görev düşüyor. Bu konuda hemen gençleri karalayıp işin içinden sıyrılmaya çalışacağınıza elinizi taşın altına sokup, ülkedeki müzik kültürünü hiç olmazsa eski düzeyine yükseltin."</b><br />
<b><br /></b>
<b>Evet, yükseltin!</b><br />
<b>Yoksa bu gidişle bugünleri bile arayacağız.</b><br />
<b>Ne dersiniz?</b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<br />
<img src="https://4.bp.blogspot.com/-DUjCHxuDJ4I/WZtsMxed8DI/AAAAAAAALiU/ce2KntxfKsEQH08udv7jFRXuWs0pHNNvwCLcBGAs/s1600/MGT.jpg" /><span style="background-color: white; font-family: "calibri" , sans-serif; font-size: 11pt; font-weight: bold;"> </span>TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-32522312773312859592016-04-04T11:59:00.000+03:002017-05-03T11:25:23.791+03:00Nostaljik Bir Dönüşüm: CIZIRTILI 45'LİKLER [İdil Tulun-Günay Tulun]<b>Nostalji denince de hepimizin aklına ilk gelen, müziktir nedense...</b><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-CXxO4F0_r-w/T3t5kWLNIeI/AAAAAAAAGzE/q4g1exU-ZGo/s1600/tomveelivs.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-CXxO4F0_r-w/T3t5kWLNIeI/AAAAAAAAGzE/q4g1exU-ZGo/s1600/tomveelivs.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Elvis Presley'le Tom Jones sohbet anında</td></tr>
</tbody></table>
<b>Yaşadığımız geçmişin; dilden, gönülden düşmeyen şarkılarıdır nostalji...</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bazı şarkılar, zamanının popüler kültürü içinde dinlenir, sonra yok olup gider. Bazıları ise ilk günkü popülerliğini asla kaybetmez. Onlar gönüller tarihinin altın sayfalarında yaşar hep...</b><br />
<b><br /></b>
<b>O günlerin gençleri, eski plakları şimdilerde dinlerken, hangi anıları canlanır acaba?</b><br />
<b>Hangi anılarını silmek hangisini yeniden yaşamak isterler?</b><br />
<b>Günün gençleri o şarkılar karşısında neler hisseder?</b><br />
<b>Bunları öğrenmek ne ilginçtir kim bilir?</b><br />
<b><br /></b>
<b>İnsanı, yaşadığı günden çekip kopararak geçmişe götüren NOSTALJİ!</b><br />
<b>Nelere kadirsin sen!</b><br />
<b>Hiçbir zaman makinesi boy ölçüşemez seninle...</b><br />
<b><br /></b>
<b>Şunları bile yazarken, geçmişin küçük bir bölümünden; 60'ların sonuyla 70'lerden anlatılanlar geçiyor gözlerimizin önünden. İşte, dünyada ve Türkiye’de 68 kuşağı yılları, Ernesto Che Guevara’nın ölümü, Sorbonne Üniversitesi öğrenci isyanları, Deniz Gezmiş, Hippiler, Woodstock...</b><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tm4Tt0PcZsw/UIqCO9lcNJI/AAAAAAAAHOI/TMJHWc9LIlE/s1600/33+devirli+bir+uzun+%C3%A7alar%C4%B1n+etiketi.JPG" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-tm4Tt0PcZsw/UIqCO9lcNJI/AAAAAAAAHOI/TMJHWc9LIlE/s1600/33+devirli+bir+uzun+%C3%A7alar%C4%B1n+etiketi.JPG" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">33 1/3 Devirli Plak</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<b>Bu olayların etkisiyle 60’ların sonları, 70’lerin başlarında doğan tüm akımların; modayı kökten değiştirmesi de ilginç. Mini eteklerden maksilere geçiş, yeniden canlanan İspanyol paçalar, maksi modasını takip eden bayanların başlarına taktıkları mavi berelerle ünlü haydut çift Bonnie ve Clyde’a özenerek onların kıyafetlerini taklit etmeleri, derken midinin vizyona girişi..</b><br />
<b>Hani bugünlerin tuhaf söyleyişiyle "ilginç ötesi"ymiş çok şey... </b><br />
<b><br /></b>
<b>Peki dünyadaki gelişmeler müziği nasıl değiştiriyor, o günlerin gençleri neler dinliyordu diye merak ettiniz mi hiç? Biz ettik, araştırdık ve sizlerle paylaşmak istedik.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bir kısmınızın "Aman!" deyip geçeceğini bir kısmınızın ise "aşağıdaki satırlara takılıp kalacağını" görmek mümkün buradan.</b><br />
<b>Hadi birlikte bakalım.</b><br />
<b>Neler dinlenirmiş o günlerde?</b><br />
<b><br /></b>
<b>İşte, meraklısına; 18 Kasım 1970 tarihli, bulunması zor bir doruktakiler listesi...</b><br />
<b>Tam arşivlik. </b><br />
<br />
<b><span style="color: #660000;">UZUN ÇALARLAR: DORUKTAKİ 10</span></b><br />
1. Tom - Tom Jones<br />
2. Woodstock - Orijinal Film Müziği<br />
3. Credence Clearwater Revival - C.C. Revival<br />
4. Moog Espana - Moog Sid Bass<br />
5. Alive Alive O - Jose Feliciano<br />
6. We Made it Happen - Engelbert Humperdinck<br />
7. Led Zeppelin II - Led Zeppelin<br />
8. Golden Greats - The Ventures<br />
9. Let It Be - Beatles<br />
10.Iron Butterfly Live - Iron Butterfly<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-fwTzECYKC50/UIqErmhe9nI/AAAAAAAAHOU/D1A9VDGC56o/s1600/45+devirli+bir+plak+etiketi.jpg" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="" border="0" src="https://3.bp.blogspot.com/-fwTzECYKC50/UIqErmhe9nI/AAAAAAAAHOU/D1A9VDGC56o/s1600/45+devirli+bir+plak+etiketi.jpg" title="45 Devirli Plak" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">45 Devirli Plak</span></td></tr>
</tbody></table>
<b><span style="color: #660000;">45'LİK PLAKLAR: DORUKTAKİ 30</span></b><br />
1. Dağlar Dağlar - Barış Manço<br />
2. Söyle Sazım - Fikret Kızılok<br />
3. In The Summertime - Mungo Jerry<br />
4. Sympathy - Family Dog<br />
5. Damarımda Kanımsın - Neşe Karaböcek<br />
6. War - Edwin Starr<br />
7. Let Me - Jimmy<br />
8. I Who Have Nothing - Tom Jones<br />
9. Hasret - Tanju Okan<br />
10. Get Out Of The Kitchen - Peter Gordeno<br />
11. Meçhul - Erkin Koray<br />
12. A Song of Joy - Miguel Rios<br />
13. Tello - Modern Folk Üçlüsü<br />
14. Ma Fille On Va e Marier - Diane et David<br />
15. Mama Told Me - Three Dog Night<br />
16. Get Ready - Rare Earth<br />
17. Seyid Osman - Dönüşüm<br />
18. Let Me Bring You Up - Ron Dante<br />
19. Kendim Ettim Kendim Buldum - Cem Karaca<br />
20. Sevemedim Karagözlüm - Handan Kara<br />
21. Who’ll Stop The Rain - Credence Clearwater Revival<br />
22. I Want to Take Your Higher - Ike and Tina Turner<br />
23. Avare Âşık - Erol Büyükburç<br />
24. Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık - Metin Ersoy<br />
25. Vehicle - Ides Of March<br />
26. El Condor Pasa (If I Could) - Julie Felix<br />
27. I.O.I.O - Bee Gees<br />
28. Old Italian Serenade - Tony Christiani<br />
29. Gözüm Sende - Handan Kara<br />
30. Never Marry a Railroad Man - Shocking Blue<br />
<br />
<div style="text-align: right;">
<i><span style="font-size: xx-small;">Listelerdeki Kaynaklar:</span></i></div>
<div style="text-align: right;">
<i><span style="font-size: xx-small;">Disko Papağan (Eskişehir), Galeri Böcek (Laleli-İstanbul), Hey Dergisi</span></i><br />
<i><span style="font-size: xx-small;">(Türkiye), İstanbul Plak (Kadıköy-İstanbul), Karakedi Plakevi (Beyoğlu-</span></i><br />
<i><span style="font-size: xx-small;">İstanbul), Lale Plak (Tünel-İstanbul), Sahibinin Sesi Plakları (Sirkeci-</span></i><br />
<i><span style="font-size: xx-small;">İstanbul), Zuhâl Plakevi (Çemberlitaş-İstanbul)...</span></i></div>
<i></i><br />
<img border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/12/763a3-c4b0diltulunoc49fluc4b0simlikfotosu-1.jpg" /> <b><span style="color: #660000;">İdil Tulun <a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/12/69775-mgt-67-22527li2byaz25c425b1.jpg"><img border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/12/69775-mgt-67-22527li2byaz25c425b1.jpg" /></a> Günay Tulun</span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: start;">
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-79464674347089594082016-03-23T04:54:00.000+02:002017-05-02T03:35:09.888+03:00LADY D'ARBANVILLE [Günay Tulun]<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><a href="http://www.youtube.com/watch?v=ouO64eAGglk"><span id="goog_1486848853"></span><img alt="Play" class=" wp-image-308 alignright" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/play-sembolc3bc.jpg?w=25&h=25" title="LADY D'ARBANVILLE : TIKLA ve YOUTUBE LİNKİNE ULAŞ-İZLE..." /></a></span><br />
<br /></div>
<div style="line-height: 19px;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #333333;"><img alt="" class=" wp-image-265 alignright" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/patti_darbanville-y-cat-stevens.jpg?w=270" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/patti_darbanville-y-cat-stevens.jpg?w=270" height="239" style="border: 0px; float: right;" title="Patti D'arbanville..." width="233" /></span><b>45'lik bir plak, 1970 yılı Nisan ayı
içinde, müzik dünyasına muhteşem bir giriş yapar. </b></span><br />
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Island Records markasıyla basılan bu plağı, seslendiren Cat Stevens, eserin adıysa Lady D'arbanville'dir. </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Plak çıkar çıkmaz, tüm dünya listelerinde
hızla yükselmeye başlar. </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Dinleyen hemen herkesin içini burkan, onu
hüzne boğan bu şarkı; Cat Stevens'in büyük aşkı Patti D'arbanville için
yazılmıştır. "Folk rock" tarzında söylenmesi de şarkının içindeki
hüznü şaşılacak derecede yoğunlaştırır. Bazıları bu ritmi neşeli bulur ama şarkının çılgınca
bir aşkı anlatan sözleri buğulandırır gözlerini… Kimisi de anlamını bilsin
bilmesin sözlerden değil, müzikle inanılmayacak kadar bütünleşmiş Cat
Stevens'ın sesinden etkilenir. </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>D'arbanville'den bir süre önce, yine Cat'in; Wild World adlı
şarkısına konu olan bu Patti kimdir? Aktrislik yaparken, "Pop
Art"ın ünlü temsilcisi Andy Warhol tarafından keşfedilmiş, bir dönem
modelliğe yönelmiş, sonra yeniden aktrisliğe dönerek, bugüne dek otuz üç sinema
filminde oynamış biridir. Kader ona, birkaç kez evleneceği bir yol çizmiş. </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; margin: 0cm; vertical-align: baseline;">
<b style="background-color: white; clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><img alt="" border="0" class="alignleft" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/05/lady-patti-darbanville.jpg" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/05/lady-patti-darbanville.jpg" height="239" style="border: 0px;" title="Cat Stevens'ın Lady D'Arbanville'i Patti..." width="233" /></span></b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Çok güzel, güzelliğinin derecesi kadar da hercai gönüllü bir kızdır. Hem Cat’i hem de Amerikalı aktör Don Johnson’u aynı anda sevmiş, birinden kopup ötekine koşmayı başaramamıştır.<br /><br />Arada kilometrelerce yol, kıtalararası seyahat riski olmasına rağmen; aynı dönemde, hem Cat'le hem de Amerikalı aktör Don Johnson'la birlikte olmuş.<br />Cat ise aşkı uğruna çektiği büyük acılar sonucunda vereme yakalanmış. <br />Yine de bu güzel kızı kalbinden söküp atamamış. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="border: 1pt none windowtext; padding: 0cm;">Aşk mengenesi ve hastalık ateşinin kalbini sıktığı gecelerden
birinde, Patti’ye karşı duyduğu aşktan kurtulmayı denemiş. Mısralar arasında
eyleme dönüşmemiş bir cinayet işleyerek, </span></b><b>Patti'yi
öldürmüş. Bununla da kalmayarak, işlediği cinayeti; "My Lady
D'arbanville" sözleriyle başlayan 45 devirli bir plakla tüm dünyaya ilan etmiş. </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Öyküyü aşağıdaki ifadelerle
Türkçeleştirebiliriz ama bu çeviride, gerçek Türk şiirinin kalitesini
beklemeyin. Anlamı yansıtsa da orijinaliyle aynı duyguları veremiyor. <br />Öykü şu
sözlerle başlıyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville, </span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Neden hareketsizsin bu denli? </i></b><br />
<b><i>Yarın uyandıracağım seni... </i></b><br />
<b><i><br />
Ve eşim olacaksın benim, <br />
Evet benim! <o:p></o:p></i></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="color: #948a54;"><b><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ve birbirini andıran cümle
ve tekrarlarla sürüp gidiyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><img alt="s_56299darb (1)" class="wp-image-267 alignnone" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/s_56299darb-1.jpg?w=291" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/s_56299darb-1.jpg?w=291" height="239" style="border: 0px;" title="Patti D'arbanville" width="239" /></span></b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville, </span></i></b><a data-mce-href="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/s_56299darb-1.jpg" href="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/s_56299darb-1.jpg" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></a><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Neden böyle üzersin beni? </i></b><br />
<b><i>Atışları duyulmuyor kalbinin </i></b><br />
<b><i>Nefes almıyorsun, sanki... </i></b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="color: #948a54;"><b><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville, </span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Neden hareketsizsin bu denli? </i></b><br />
<b><i>Yarın uyandıracağım seni... </i></b><br />
<b><i><br />
Ve eşim olacaksın benim, <br />
Evet benim! <o:p></o:p></i></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b><i><span style="color: #948a54;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville,<br />
Öyle soğuk görünüyorsun ki bu gece </span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Kışı hatırlatıyor dudakların.<br />
Bembeyaz tenin!.. </i></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><img alt="Cat ve Patti" border="0" class=" wp-image-262 alignright" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-ve-patti.jpg?w=300" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-ve-patti.jpg?w=300" height="189" style="border: 0px;" title="Cat Stevens ve Patti D'arbanville... " width="233" /></span></b><a href="https://lh3.googleusercontent.com/proxy/wXERxU5MC88S1a6I9x3z6LtVdKpMSEN-dGYWQbqw2F-kkbJBjXmpUrHywaUbUG-ChUJ8DttcODlp6Wmx1ejJdENz61SeN4TV5QuIMWBhoH7W6N_rR8Zd7TQS_s7kgoM" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville, </span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Neden hareketsizsin bu denli? </i></b><br />
<b><i>Yarın uyandıracağım seni... </i></b><br />
<b><i><br />
Ve eşim olacaksın benim, <br />
Evet benim! <o:p></o:p></i></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="color: #948a54;"><b><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<b style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Kadınım D'arbanville </span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Neden böyle üzersin beni? </i></b><br />
<b><i>Duyulmuyor atışları kalbinin </i></b><br />
<b><i>Nefes almıyorsun, sanki...</i></b><br />
</span><span style="color: #948a54;"><b><i><br />
Kadınım, sevdim seni... <br />Her an sen'le olacağım,<br />
Mezarında bile… </i></b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="color: #948a54;"><b><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><span style="color: #948a54;">Solmayacak hiç, bu gül!..</span></i></b><span style="color: #948a54;"><br />
<b><i>Hiç ölmeyecek bu gül!.. </i></b></span><b><i><o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 15.75pt;">
<span style="color: #948a54;"><b><i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Cat;<i> </i>İsveçli bir anneyle,
Kıbrıs Rum'u olan bir babanın üçüncü çocuğudur. Doğum adı, Steven Demetre
Georgiou'dur. Küçük yaşta ana-baba boşanmasının acısını çeken o bahtsız
çocuklardan biridir.</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="clear: left; float: left; font-family: "verdana" , sans-serif; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="190" src="https://4.bp.blogspot.com/-ALntpx3mFmY/VANAthF6nFI/AAAAAAAAJtg/26Z7XD89IGA/s1600/Patti%2BD'Arbanville.jpg" width="200" /></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>1966 yılında, benim de çok beğendiğim
"Mathew and Son" adlı şarkısını yaptığı sıralarda Cat Stevens adını
alır. 1976 yılında</b></span><b style="background-color: transparent; clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b style="font-family: Verdana, sans-serif;">geçirdiği bir kazada boğulmak üzereyken, Allah'a;
"Tanrım, beni kurtarırsan senin için çalışacağım." sözleriyle
yalvarır. Kazadan inanılmaz bir şekilde kurtulur. Yine de üzerinde derin
etkiler kalmıştır. Ruhsal dünyasında birtakım değişimler hisseder. Tam o
dönemde kardeşi David'in, "Belki ferahlamasına yardımcı olur."
niyetiyle armağan ettiği Kur'an-ı Kerim; önünde yepyeni ama çok farklı bir ufuk
açar. </b></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background: #EEEEEE; line-height: 14.25pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<b>Müslümanlığı seçer ve Yusuf İslam adını alır. </b><br />
<b><br />
İşte, </b><b><span style="border: 1pt none windowtext; padding: 0cm;">Cat
Stevens’in Yusuf İslam’a dönüşmesi ve </span></b><b>Lady
D'arbanville’in insanı sarmalayan öyküsü böyle... </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />
Nefis bir şarkı, duygu dolu bir insan, güzel bir kız ve onların yaşamlarından irili
ufaklı kesitler! Yenilerini anlatırken, birlikte olmak dileğiyle…</b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div style="line-height: 19px;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div style="line-height: 19px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</div>
<div style="line-height: 19px;">
<b style="clear: left; color: #990000; float: left; font-family: verdana, sans-serif; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img src="https://2.bp.blogspot.com/--qQ2jdmu22I/VnSdoL3zodI/AAAAAAAAKUU/yNOjomtaPK4lc6qIuWcIHme2W188W-pUACPcB/s1600/MGT-67.jpg" />Günay Tulun</b></div>
<div style="color: #333333; font-family: Georgia, 'Times New Roman', 'Bitstream Charter', Times, serif; line-height: 19px;">
<div style="text-align: left;">
<span style="line-height: 18px;"></span></div>
<div style="font-size: 13px; line-height: 19px;">
<div>
<div data-mce-style="text-align: center;" style="text-align: center;">
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;"><br /></span></span>
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;"><br /></span></span>
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;"><br /></span></span>
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;"><br /></span></span>
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;">Bu yazının da dâhil olduğu </span><span style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;">"</span><strong style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;">Bir Şarkı ve Öyküsü</strong><span style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;">" serisi,</span><br style="font-size: 13px; line-height: 19px;" /><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;"><b>YAZARLAR ve OZANLAR GRUBU </b>yazarlarından<b><br />Sayın İdil Tulun</b>' un radyo için hazırladığı<b> </b>"<b>Şarkılar ve Öyküleri</b>" ile<b> </b></span></span><br />
<span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #000000;" style="color: black; font-size: 13px; line-height: 19px;">"<b>Bir Şarkı Bir Öykü</b>"<b> </b>adlı programlar için yapılmıştır.</span><br /><b data-mce-style="text-align: center;"><span data-mce-style="color: #990000;" style="color: #990000;">* * * * *</span></b></span><br />
<span style="line-height: 18px;"><b data-mce-style="text-align: center;"><span data-mce-style="color: #990000;" style="color: #990000;"><br /></span></b></span>
<span style="line-height: 18px;"><b data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;">ŞARKININ AKORLARI </b></span></div>
</div>
</div>
<pre data-mce-style="color: #333333;" style="font-family: Consolas, Monaco, monospace; font-size: 12px; line-height: 18px;"><span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;">Em(XII) FOUR TIMES
RIFF 1
My Lady D'Arbanville
RIFF 2 RIFF 1
Why do you sleep so still? I'll wake you tomorrow
Bm Em
And you will be my fill, yes you will be my fill
Em D
My Lady D'Arbanville
D Em Em D
Why does it grieve me so But your heart seems so silent
Bm Em
Why do you breathe so low, why do you breathe so low
Em D
My Lady D'Arbanville
D Em Em D
Why do you sleep so still I'll wake you tomorrow
Bm RIFF 3 FOUR TIMES
And you will be my fill, yes you will be my fill
RIFF 2
RIFF 1 (continue as verse 1)
My Lady D'Arbanville
You look so cold tonight, your lips feel like winter
Your skin has turned to white, your skin has turned to white
REPEAT FIRST VERSE (chords like verse 2)
La la la la la la (chords like verse 3)
La la la la la la, la la la la la la
La la la la la la, la la la la la la
My Lady D'Arbanville (chords like verse 2)
Why do you grieve me so, but your heart seems so silent
Why do you breathe so low, why do you breathe so low
I loved you my lady (chords like verse 2)
Though in your grave you lie, I'll always be with you
This rose will never die, this rose will never die
REPEAT LAST VERSE (chords like verse 3)
RIFF 1: RIFF 2: RIFF 3:
E --------------- ----------------- -------------------------|
B -12-12-10-8-10- --10-10-12-10-8-- -------------------------|
G --------------- ----------------- ---------0---------------|
D -12-12-10-9-10- --10-10-12-10-9-- -----0h2---2-0-------0-2-|
A --------------- ----------------- -0h2-----------2-0h2---2-|
E --------------- ----------------- -------------------------|</span></span></pre>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a data-mce-href="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-stevens-lady-darbanvillein-plak-kapac49fc4b1.jpg" href="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-stevens-lady-darbanvillein-plak-kapac49fc4b1.jpg" style="clear: left; font-size: 13px; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" class="wp-image-271 alignnone" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-stevens-lady-darbanvillein-plak-kapac49fc4b1.jpg?w=291" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/cat-stevens-lady-darbanvillein-plak-kapac49fc4b1.jpg?w=291" height="239" style="border: 0px;" title="Cat Stevens-Lady D'arbanville'in plak kapağı" width="239" /></a><a href="https://lh3.googleusercontent.com/proxy/I8clvp7jYK6WyEoSHcSG7IJEjyk-VpP7E_GPNxK0vXKBRun8VT2AuDYBP7d8CaZQw4HFJd60gyQ3p7iHW4lCKqjZ0Fs-vFxX5myQYpBxfLYXD6ZFKRqN_IdGpPDO04TZX07oWUaoiaaflv1Ppppw9Wb4e431" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Yusuf İslam [Cat Stevens]-Lady Darbanville" border="0" class="alignleft" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/yusuf-islam-cat-stevens-lady-darbanville.jpg" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/yusuf-islam-cat-stevens-lady-darbanville.jpg" height="239" style="border: 0px;" title="Yusuf İslam [Cat Stevens] bestesi Lady Darbanville'in plak kapağı..." width="233" /></a></div>
<pre data-mce-style="color: #333333;" style="font-family: Consolas, Monaco, monospace; font-size: 12px; line-height: 18px;"><span style="line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;">
</span></span></pre>
</div>
<pre style="line-height: 18px;"><span style="line-height: normal;"></span></pre>
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2Fcizirtili45likler.files.wordpress.com%2F2013%2F05%2Fyusuf-islam-cat-stevens-lady-darbanville.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://lh3.googleusercontent.com/proxy/I8clvp7jYK6WyEoSHcSG7IJEjyk-VpP7E_GPNxK0vXKBRun8VT2AuDYBP7d8CaZQw4HFJd60gyQ3p7iHW4lCKqjZ0Fs-vFxX5myQYpBxfLYXD6ZFKRqN_IdGpPDO04TZX07oWUaoiaaflv1Ppppw9Wb4e431" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2Fcizirtili45likler.files.wordpress.com%2F2013%2F05%2Fcat-ve-patti.jpg%3Fw%3D300&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://lh3.googleusercontent.com/proxy/wXERxU5MC88S1a6I9x3z6LtVdKpMSEN-dGYWQbqw2F-kkbJBjXmpUrHywaUbUG-ChUJ8DttcODlp6Wmx1ejJdENz61SeN4TV5QuIMWBhoH7W6N_rR8Zd7TQS_s7kgoM" -->TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-8996154533091296902015-03-26T09:54:00.000+02:002017-05-02T01:20:47.570+03:00İÇİMDEKİ FIRTINA [İdil Tulun-Günay Tulun]<div class="MsoNormal">
<br />
<div>
<div style="text-align: right;">
<div style="text-align: left;">
<div style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;">
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/5b8d1-25c32587i25c4259fdem2btalu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/5b8d1-25c32587i25c4259fdem2btalu.jpg" /></a></div>
<i><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>"Gün ağarırken, tek başıma oturmuşsam;</b></span></i><br />
<i><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Henüz daha gözlerimi, bir an bile yummamışsam;<br />Sen yoksan yine, bense yorgun ve yalnızsam;<br />Hele bir de bir de canım, hasretine kapılmışsam<br />Ve gözümde tütüyorsan buram buram:<br />İste o an bir fırtına kopar.<br />Sanki o an yer yerinden oynar.<br />Hoyrat bir rüzgâr eserken,<br />Sallanan gemi misali<br />Sallanır durur içimde dünya…” </b></span></i><br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-nbE8-oX3r_g/WP1Gzul1O-I/AAAAAAAALYA/a0sxKyAtL_oGV6Clb9mpU9Ph313EirhxACPcB/s1600/1.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-nbE8-oX3r_g/WP1Gzul1O-I/AAAAAAAALYA/a0sxKyAtL_oGV6Clb9mpU9Ph313EirhxACPcB/s1600/1.jpg" /></a><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Aman Allah!<br />Nasıl sözler bunlar?</b></span><br />
<div style="text-align: right;">
</div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b></b></span><br />
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Daha okurken; insanın gözleri bulut, kalbi fırtınalara merkez oluyor. Bugün aramızda olmayan iki insanın, birbirine karşı duyduğu o çok büyük aşkın, aşksız gönüllere armağanıdır bu sözler: Melih Kibar’la Çiğdem Talu aşkının…</b></span></div>
<br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yıl 1975…<br />TRT’de “Eurovision Şarkı Yarışması”nın Türkiye Elemeleri yapılmaktadır. Daha 20'li yaşların başında olan Melih Kibar, “Çoban Yıldızı” adlı enstrümental parçayla yarışmaktadır. Şarkı büyük beğeni toplar ama birinciliği bir başka eser kazanır.</span></b><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/ddea1-19752bt25c325bcrkiye2beurovision2b25c5259eark25c425b12byar25c425b125c5259fmas25c425b12b2-si2bhayalimdeki2badam252725c425b1n2bplak2bkapa25c4259f25c425b1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="" border="0" class=" alignright" height="200" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/ddea1-19752bt25c325bcrkiye2beurovision2b25c5259eark25c425b12byar25c425b125c5259fmas25c425b12b2-si2bhayalimdeki2badam252725c425b1n2bplak2bkapa25c4259f25c425b1.jpg" width="199" /></b></span></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b></b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>30’lu yaşlardaki Çiğdem Talu’da aynı yarışmaya katılmıştır. Onun eseriniyse Çoban Yıldızı’nın hemen ardından, “Yeliz” yorumlar: Hayalimdeki Adam…</b></span><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/768f1-25c32587oban2by25c425b1ld25c425b1z25c425b12bve2bferahnak.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/768f1-25c32587oban2by25c425b1ld25c425b1z25c425b12bve2bferahnak.jpg" /></b></span></a><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/f2fe1-eurovision2b19752bt25c325bcrkiye2bfinalleri2bsonucu2btrt2527nin2b25c325a725c425b1kard25c425b125c4259f25c425b12bplak.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="" border="0" class=" alignright" height="191" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/f2fe1-eurovision2b19752bt25c325bcrkiye2bfinalleri2bsonucu2btrt2527nin2b25c325a725c425b1kard25c425b125c4259f25c425b12bplak.jpg" width="200" /></b></span></a><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>İlginç değil mi? </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Biri “Çoban Yıldızı”nı, diğeriyse hayalindeki adamı aramaktadır sanki. </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Kozmik tesadüf dedikleri böyle bir şey herhâlde…</b></span><br />
<div>
<br /></div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aradan bir süre geçer. Yıl yine aynı.<br /><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/f2fe1-eurovision2b19752bt25c325bcrkiye2bfinalleri2bsonucu2btrt2527nin2b25c325a725c425b1kard25c425b125c4259f25c425b12bplak.jpg"></a>Çoban Yıldızı’nın 45 devirli plağı çıkıp piyasaya sürülür. Plağın “B” yüzünde “Ferahnak” adlı bir Melih Kibar bestesi daha vardır. Çiğdem Talu plağı alır. Ferahnak’ı çok beğenir. Dinler de dinler.<br />Hem de ne dinleme, günlerce…<br /><br />Çok etkilenmiştir.<br />Melih Kibar’a ulaşmaya çalışır.<br />Aynı yarışmaya katılmalarına karşın hâlâ tanışmamışlardır. Onları tanıştırmak Timur Selçuk’a nasip olur. Amaç, müzikte işbirliği yaparak güzel eserlere imza atmaktır. Öyle de olur.<br /><br />Olur da yanına büyük bir öyküyü de alır.<br />Anlaşıp, çalışmaya başlarlar.<br />Melih besteler, Çiğdem o beste üzerine sözler yazar. İlk plakları, "İşte Öyle Bir Şey ve Sevdan Olmasa" </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">adlı 45’liktir. </span></b><br />
<div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Eserleri okuyansa Erol Evgin… </span></b><br />
<b style="font-family: verdana, sans-serif;"><br /></b><b style="font-family: verdana, sans-serif;">“İşte Öyle Bir Şey” müzik listelerinde 1 numara olur. </b></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/102f7-sevdan2bolmasa-25c425b025c5259fte2b25c32596yle2bbir2b25c5259eey.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><img alt="" border="0" class=" alignright" height="209" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/102f7-sevdan2bolmasa-25c425b025c5259fte2b25c32596yle2bbir2b25c5259eey.jpg" width="203" /></b></span></a><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Talu-Kibar işbirliği sonucu 100’den fazlası hit olmak üzere tam 270 eser üretilir. Bunlar, onların “Türk müzik Dünyası’na verdikleri armağanlardır.</span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Onların armağanınıysa hayatın ta kendisi hazırlar. </b></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />Birbirlerine karşı duydukları saygı ve hayranlık yavaş yavaş yön değiştirmekte, onları el ele tutuşturup farklı bir yola itelemektedir. </b></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />Bunun adı aşktır.<br />Aşktır ama birbirlerine açılmamışlardır.<br />Her şeyi kendi iç dünyalarında saklı tutarlar.</b></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span></div>
<div>
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/17a86-londra2527da2bf25c425b1rt25c425b1na.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/17a86-londra2527da2bf25c425b1rt25c425b1na.jpg" /></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Derken bir gün, Melih Kibar; üniversite yüksek lisans derecesi için Londra'ya gider. Uçak zorlu bir iniş yapar. Londra’da kıyametleri koparan müthiş bir fırtına vardır.<br /><br />Gerisini Melih Kibar anlatıyor.<br />Birlikte dinleyelim:<br />- İnanılmayacak, tarifi mümkün olmayan bir fırtına vardı. Otel odasından çıktım, fırtınanın etkisinden uzaklaşmak için biraz etrafa bakayım dedim. Karanlık bir koridorda bir şeye çarptım. Bir de baktım ki piyano… Hemen odama dönüp ses kayıt cihazımı aldım. Piyanonun başına oturdum.<br /><br />Beste yapmaktadır. Geceyi piyano başında geçirir.<br />Tamamlayınca Çiğdem’e postalar.<br />Çiğdem Hanım mektubu alır almaz güfteyi hazırlar, bitirir ve Londra’ya gönderir.<br /><br />Devamını yine Melih Kibar’dan dinleyelim:<br />- Pembe kâğıda yazılmış mektubu okudum. İkinci sayfasında yazdığı sözler vardı. Başlığı gördüm ve sözleri gördüğümde birdenbire sendeledim. Yanımdaki duvara tutundum. “İçimdeki Fırtına”ydı adı ve Çiğdem, o günkü Londra fırtınasından habersizdi. Bu bir tesadüf değildi. Melih Kibar ve Çiğdem Talu birlikteliği bir tesadüf değildi. Fırtına da bir tesadüf değil. Bu müthiş bir şeydi. Çok özel bir şeydi. Onu telefonla aradığımda, bu şarkıyı nasıl yaptığımı anlattığımda ağladı.<br /><br />Öykünün başlangıcında ilk bölümü yer alan o sözlerin devamı şöyleydi:<br /><br /><i><span style="color: #444444;">“Son ışıkları sönüyorsa sokakların,<br />Yeni bir gün giriyorsa, penceremden yavaş yavaş.<br />Sen yoksan yine, bense suskun ve bitkinsem.<br />Hele bir de bir kadehin gölgesine sığınmışsam<br />Ve yılların hesabını saşırmışsam.”</span></i></b></span><br />
<div>
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/16890-25c32587i25c4259fdem2bmelih.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><i><img border="0" height="138" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2015/06/16890-25c32587i25c4259fdem2bmelih.jpg" width="200" /></i></b></span></a></div>
<b><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i></i></span></b><br />
<div>
<span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><b>“İşte o an bir fırtına kopar.</b></i></span><br />
<span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><b>Sanki o an yer yerinden oynar.</b></i></span><br />
<span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><b>Kül rengi bir akşam vakti,</b></i></span><br />
<span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><b>Kaybolan renkler misali</b></i></span><br />
<span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><b>Kaybolur gider gözümde dünya...”</b></i></span><br />
<b><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i></i></span></b><br />
<div>
<b><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>“İşte o an bir fırtına kopar.</i></span></b></div>
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=h71K12mNfzo" style="background: transparent; border: 0px; clear: right; color: #990000; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; margin-top: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><img alt="" class="size-full wp-image-175 alignright" data-attachment-id="175" data-comments-opened="0" data-image-description="" data-image-meta="{"aperture":"0","credit":"","camera":"","caption":"","created_timestamp":"0","copyright":"","focal_length":"0","iso":"0","shutter_speed":"0","title":"","orientation":"0"}" data-image-title="1" data-large-file="https://pasaportsuzmuzik.files.wordpress.com/2017/04/1.png?w=529?w=40" data-medium-file="https://pasaportsuzmuzik.files.wordpress.com/2017/04/1.png?w=529?w=40" data-orig-file="https://pasaportsuzmuzik.files.wordpress.com/2017/04/1.png?w=529" data-orig-size="40,29" data-permalink="https://pasaportsuzmuzik.wordpress.com/2017/04/28/icimdeki-firtina-idil-tulun-gunay-tulun/attachment/1/" data-pin-nopin="true" src="https://pasaportsuzmuzik.files.wordpress.com/2017/04/1.png?w=529" style="background: transparent; border-color: rgb(221, 221, 221) rgb(204, 204, 204) rgb(204, 204, 204) rgb(221, 221, 221); border-image: initial; border-style: solid; border-width: 1px; box-shadow: rgb(204, 204, 204) 4px 4px 12px; display: inline; float: right; height: auto; left: -4px; margin: 0.5em 0px 1.625em 1.666em; max-width: 100%; outline: 0px; padding: 3px; position: relative; vertical-align: baseline; width: auto;" /></a><b><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Sanki o an yer yerinden oynar.<br />Bir koca çınar dalından<br />Savrulan yaprak misali </i></span></b><br />
<b><span style="color: #444444; font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Savrulur gider güzelim dünya…”</i></span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br />Çiğdem’le Melih’in içindeki fırtınaydı Londra’da esen!<br />Yine etkileyici yine duygu yüklü…</b></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>Hadi indirin o şarkıyı raflardan, koyun plağı pikaba... Çalın!<br />Çiğdem’le Melih’in anısına…<br />Saygı, rahmet ve özlemle... </b></span><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span><br />
<div style="text-align: right;">
<strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><br /></strong><strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><br /></strong><br />
<div style="text-align: left;">
<strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-3UAtB1n2WhE/U1JO2T6_90I/AAAAAAAAJYE/Ln5inpoCtzc/s1600/%C4%B0dil+Tuluno%C4%9Flu+%C4%B0simlik+Fotosu-1.JPG" /> <strong><span style="color: maroon; font-family: "verdana" , sans-serif;">İdil Tulun</span></strong></strong><br />
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-eMONCK1rWzc/WQKaVvfIaGI/AAAAAAAALZY/__0yo76QsRoe6yfrKPh5JR9DLTA4WgDcACLcB/s1600/MGT-67-2%2527li%2BYaz%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-eMONCK1rWzc/WQKaVvfIaGI/AAAAAAAALZY/__0yo76QsRoe6yfrKPh5JR9DLTA4WgDcACLcB/s1600/MGT-67-2%2527li%2BYaz%25C4%25B1.jpg" /></a><b><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;">Günay Tulun </span></b><br />
<b><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">Dijital Yayın Kurulunun Notu</span><br />
<span style="color: olive; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">Bu yazının da dâhil olduğu "<strong>Bir Şarkı ve Öyküsü</strong>" serisi,</span><span style="color: olive; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;"><strong>YAZARLAR ve OZANLAR GRUBU</strong> yazarlarından </span><span style="color: olive; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">Sayın <strong>İdil Tulun</strong>' un radyo için hazırladığı </span><br />
<span style="color: olive; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">"<strong>Şarkılar ve Öyküleri</strong>" ile </span><span style="color: olive; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: xx-small;">"<strong>Bir Şarkı Bir Öykü</strong>" adlı programlar için yapılmıştır. </span></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div class="MsoNormal">
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-39497451089307847522014-02-17T17:28:00.000+02:002018-08-20T01:20:04.104+03:00O ZAMANLAR [İdil Tulun-Günay Tulun]<div style="text-align: left;">
<div style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;">
<div class="post-body entry-content" style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 1.4; position: relative; text-align: center; width: 598px;">
<strong><span style="color: white;"> *</span></strong></div>
<div>
<a href="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/bb567-woodstockposteri.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="" border="0" class=" alignleft" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/bb567-woodstockposteri.jpg" height="200" width="139" /></a><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>Cızırtılı 45'liklerle ilgili yazımızı okuduktan sonra, bazı dostların aklına; "O günlerde ülkemizde neler oluyor, bu arada insanlar hangi tür müzikle haşır neşir oluyordu?" sorusu takılmış.</strong><br /> <strong> Tıpkı bizim gibi... </strong></span><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Biz de ABD-Việt Nam Savaşı'nın, Kıbrıs'ı kendi toprakları arasına katmak amacıyla darbe yapan Yunanistan'ın bu darbesini etkisiz kılmak ve zulüm gören soydaşlarını kurtarmak için uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde Türkiye'nin Kıbrıs'a çıkışının, ABD'nin ülkemize ambargo uygulamasının, dünyanın en güçlü monarşilerinden biri olan İran'ın başındaki Şah Rıza Pehlevi'nin bir çırpıda devrilmesinin, bundan kısa bir süre sonra çıkacak olan İran-Irak Savaşı'nın fazlaca duyulan ayak seslerinin, bitmek tükenmek bilmeyen öğrenci olaylarının, her gün birkaç gencin sağ-sol kavgasında birbirine kıymasının, çeşitli anarşik olayların, askerî yönetimlerin ve devalüasyonlarla dolu bir ortamda yaşamanın sıkıntıları arasında "İnsanımız o günlerde neler dinlermiş?"; diye düşünüp dururuz bazen. </span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div>
<span style="clear: left; float: left; font-family: "verdana" , sans-serif; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" class=" alignright" height="124" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/043ea-cb.jpg" width="165" /> </span><strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bugüne kadar da "ilk fırsatta bir araştıralım" der, sonra; günlük işlerin yoğunluğu içinde, bu konuya ayıracak zaman bulamazdık. </span></strong><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>Bu kez bulduk o fırsatı ve başladık araştırmaya...</strong><br /> <strong> Sonuç gerçekten de ilginç.</strong><br /> <strong> Vardığımız sonuç desek daha doğru olur. </strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong><br /></strong></span>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bugün ilk duyduğumuz anda hemen dikkatimizi çeken, hepsi birbirinden güzel eserler o günlerin ürünleriymiş meğer. </span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">O günlerin Türkiye'sinde yaşanan müzik zevk ve bilinci, bugünkü düzeyin çok çok üstündeymiş.</span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hadi gelin, hep birlikte dönelim o günlere... Hem de bu yazı için, en zayıf listelerden birinin yayınlandığı 2 Aralık 1970 gününü ele alarak... </span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bundan 40 küsur yıl önce o kargaşa günlerinde insanlar neler dinler, listeler bize neler anlatır diyerek giriyorum konuya... </span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Klasik müzik plakları listelerin ilk sıralarında yer alamasa da bayağı bir satış rakamına ulaşmaktaymış. </span></strong><strong style="font-family: verdana, sans-serif;">Klasik müzik tarzında yapılmış eserleri "Batı Müziği"ne adapte eden Arjantinli ünlü kompozitör Waldo de Los Rios'un kamçıladığı plak piyasası; Paul Mauriat, James Last, Raymond Lefevre gibi büyük orkestraların aranje ettiği bu tür </strong><strong style="font-family: verdana, sans-serif;">parçalarla şaha kalkmış. Bu arada Waldo de Los Rios Orkestrası'yla Beethoven'un 9. senfonisi Ode To Joy'u "A Song of Joy" adıyla plağa okuyan Miguel Rios ve ardından İnci Avcıları'ndan bir aryayla Marcus, bu tür müziği iyiden iyiye sevdirmiş bizlere... Geçmişte de Alexander Borodin'in "Prens İgor Operası'ndan Poloveç Dansları"nı Vic Damone, Perry Como, Dario Moreno gibi sanatçılar "Stranger In Paradise" ismiyle dünyaya sunmuş; Joaquín Rodrigo'nun ünlü gitar konçertosunu Richard Anthony "Aranjuez Mon Amour", Alpay'sa "Esterella del Mar" adıyla plak yapmışlardı. Bu ve buna benzer çok sayıda eser, bu tür müziğe iyiden iyiye aşina olmamızı sağlamıştı. </strong><br />
<strong style="font-family: verdana, sans-serif;"><br /></strong>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Türkiye radyolarının çok eski yıllardan beri sürdürdüğü her türlü müziğe yer veren anlayışını da yabana atmamak, hatta kutlamak gerek. </span></strong><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>1970 yılının Aralık ayı başında, müzik çevrelerinde, en fazla şunlar konuşulmuş: </strong><em><strong>"Anadolu Pop"un yükselişini gümbür gümbür sürdürmesi... Cliff Richard’ın sanat hayatında 13. yılını dolduruşu... Cat Stevens’ın unutulmaz eseri "Lady D’arbanville"in çıkışı... İngiltere’nin dört büyük müzik festivali "Bath, Plumpton, Yorkshire ve Isle of Wight"ın yükselen ünü... "Woodstock"ın; özlenen, sabırsızlıkla beklenen bir festival kimliğine bürünmesi... Festivallerde Deep Purple’ın binlerce kişiyi çılgına döndürüşü... Cem Karaca’nın "İlk Öğrendiğim Şarkı Johnny Guitar, ilk sevdiğim kız Suadiyeli Nesrin” sözleri... </strong></em></span><br />
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">2 Aralık 1970 günü listelerde gezinenlerse şunlar: </span></strong></div>
<strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><strong><span style="color: #990000;">TÜRK SANAT ve POP MÜZİĞİNDEN 45'LİKLER: DORUKTAKİ 20 </span></strong></b><b><span style="color: #990000;"><br /> </span></b><b>1.Yarım Kalan Aşk - Behiye Aksoy<br /> </b><b>2.Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim - Güzide Kasacı<br /> </b><b>3.Unuttun Beni Zalim - Zeki Müren<br /> </b><b>4.Arım, Balım, Peteğim - İsmet Nedim<br /> </b><b>5.Sevemedim Kara Gözlüm - Şükran Ay<br /> </b><b>6.Aşkın Kanunu - Emel Sayın<br /> </b><b>7.Ömrümce Adım Adım - Mustafa Sağyaşar<br /> </b><b>8.Vicdan Azabı - Orhan Gencebay<br /> </b><b>9.Sevenler Mesut Olmaz - Orhan Gencebay<br /> </b><b>10.Bir Fincan Kahve - Şükran Ay<br /> </b><b>11.Kıskanırım - Gönül Akkor<br /> </b><b>12.Uykuda mısın Sevgili Yârim? - Nebahat Yıldız<br /> </b><b>13.Ömrümce Adım Adım - Ziya Taşkent </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>14.Bir Fincan Kahve - Nuri Sesigüzel </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>15.Ne Senin Aşkına Muhtaç - Gönül Yazar<br /> </b><b>16.Açık Bırak Pencereni - Yaşar Özel<br /> </b><b>17.Aşkımı Süpürmüşler - Sokak Çocuğu Ali<br /> </b><b>18.Asmam Çardaktan - Özay Gönlüm<br /> </b><b>19.Emmioğlu - Nuri Sesigüzel<br /> </b><b>20.Son Ümidim de Bitti - Mustafa Sağyaşar </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong><span style="color: #990000;">TÜRK MÜZİĞİ UZUN ÇALARLARI: DORUKTAKİ 5 </span></strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>1.Emel Sayın</b><b> </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>2.Zeki Müren<br /> </b><b>3.Müzeyyen Senar<br /> </b><b>4.Behiye Aksoy<br /> </b><b>5.Yaşar Özel </b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: maroon;"><strong>POP MÜZİK UZUN ÇALARLARI: DORUKTAKİ 10<br /> </strong></span><b>1.Tom - Tom Jones<br /> </b><b>2.Moog Espana - Moog Sid Bass<br /> </b><b>3.Woodstock - Orijinal Woodstock Müziği<br /> </b><b>4.Credence Clearwater Revival - C.C.Revival<br /> </b><b>5.Alive Alive O - Jose Feliciano<br /> </b><b>6.We Made It Happen - Engelbert Humperdinck<br /> </b><b>7.Let It Be - Beatles<br /> </b><b>8.Golden Greats - The Venture<br /> </b><b>9.Led Zeppelin II - Led Zeppelin<br /> </b><b>10.Ajda Pekkan - Ajda Pekkan</b></span><br />
<div>
<div style="text-align: right;">
<i><br /></i>
<span style="font-size: xx-small;"><i>Listelerdeki Kaynaklar:<br /> Disko Papağan (Eskişehir), Galeri Böcek (Laleli-İstanbul), </i><i>Hey Dergisi </i></span><br />
<span style="font-size: xx-small;"><i>(Türkiye), İstanbul Plak (Kadıköy-İstanbul), Karakedi Plakevi (Beyoğlu-<br /> İstanbul), Lale Plak (Tünel-İstanbul), </i><i>Sahibinin Sesi Plakları (Sirkeci-</i></span><br />
<span style="font-size: xx-small;"><i>İstanbul), Zuhâl </i><i>Plakevi (Çemberlitaş-İstanbul)...</i></span><strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><br /></strong><strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><br /></strong></div>
<div style="text-align: left;">
<strong style="font-family: verdana, sans-serif; text-align: start;"><img border="0" class="" height="45" src="https://1.bp.blogspot.com/-3UAtB1n2WhE/U1JO2T6_90I/AAAAAAAAJYE/Ln5inpoCtzc/s1600/%C4%B0dil+Tuluno%C4%9Flu+%C4%B0simlik+Fotosu-1.JPG" width="35" /> <span style="color: maroon; font-family: "verdana" , sans-serif;">İdil Tulun </span></strong><a href="https://2.bp.blogspot.com/-eMONCK1rWzc/WQKaVvfIaGI/AAAAAAAALZY/__0yo76QsRoe6yfrKPh5JR9DLTA4WgDcACLcB/s1600/MGT-67-2%2527li%2BYaz%25C4%25B1.jpg" style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" class="" height="37" src="https://2.bp.blogspot.com/-eMONCK1rWzc/WQKaVvfIaGI/AAAAAAAALZY/__0yo76QsRoe6yfrKPh5JR9DLTA4WgDcACLcB/s1600/MGT-67-2%2527li%2BYaz%25C4%25B1.jpg" width="38" /></a><b><span style="color: #660000; font-family: "verdana" , sans-serif;">Günay Tulun</span></b></div>
</div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-37635023623047936002013-09-24T03:43:00.000+03:002018-08-11T00:10:01.626+03:00BİR ŞARKI BİR NEHİR ve BİR KADIN: SYLVIE'NİN ŞARKISI [Günay Tulun]<div style="text-align: right;">
<span style="color: #274e13; font-size: xx-small;"><i><a href="https://tarihinhabercisi.wordpress.com/category/kitapedirne-turkusu/03sylvienin-irmagi/" target="_blank">Okumak isteyenler için, "Sylvie'nin Irmağı"yla köprülenmiştir.</a></i></span></div>
<div style="text-align: right;">
<a href="https://www.dailymotion.com/video/x2xhg9k" target="_blank"><img border="0" src="https://lh5.googleusercontent.com/proxy/fLjTqLRxaxYR9Ui3VTQfz5bFbGkPvrxL9qSdi85mIrmJfoXyE4c_-NibJ1Tv8gYPlo65CeNkAA2uC0Es2-fn6XtrXL-uC2obaLypUdEBeBf5XZzp7tP3F8vKIv48iwts22PMCcR1" /></a></div>
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-2.jpg?w=146&h=225" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Sylvie 2" border="0" class=" wp-image-395 alignleft" height="225" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-2.jpg?w=146&h=225" width="146" /></a><strong>Geçmişte bir gün, tüm Türkiye radyolarına bir şarkı düşer.</strong><strong>Bir dönem, gençliğin göz bebeği olan bir şarkıcının; o müthiş günlerinin sonlarına doğru söylediği güzel bir şarkı...</strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Hemen hemen duyan herkes benimser onu.</strong><strong>Birincide olmazsa ikincide, ikincide olmazsa mutlaka üçüncüde…</strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Türkiye’deki plak satışları da bayağı yüksektir. </strong><strong>Hiç düşmeyecekmiş gibi, geniş kitlelerin dilindedir artık. Türk müziğinden başkasını çalmamaya yeminli pikaplardan bile taşar o ses… Fransızca söylenmiştir, ama bizden bir türkü gibidir. Hüzün doludur.</strong><strong>Fransızca bilmeden dinleyenlerde bile bir özlem, bir kavuşma arzusu yaratır. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Yetmez!</strong><strong>Ayten Alpman, Suna Artun Poyraz ve Ajda Pekkan tarafından değişik başlıklar altında okunur. Ayten Alpman, “Sen Artık Beni Düşünme” der; Suna Artun Poyraz, “Sevgilim Nerdesin?” diye sorar; Ajda Pekkan, “Ay Doğarken” diye anlatır. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Şarkının Türkçesine söz yazanların da şarkıyı yorumlayanların da aklına gelmez şu: La Maritza neyin nesidir? İn midir cin midir?</strong><strong>İn, cin değilse nedir? </strong><br />
<strong>Üstelik, Türkçe yorumlar için yazılmış sözler ve hepsi ayrı birer değer olmasına rağmen yapılan sanatçı seçimi, "şarkının orijinalindeki buğulu sesin; eserin melodik yapısıyla kaynaşarak insanın içine saldığı hüznü" yansıtamaz. Yansıtamadığı için de tüm Türkçe plaklar başarısız olur. Bu son cümlenin ardına "Bana göre!" yorumunu koyayım da kimse rahatsız olmasın. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Oysa Sylvie'nin epik karakterli şarkısının farklılığı daha ilk notalarda hemen fark edilir.</strong><strong>Şarkı Sylvieleşmiş, Sylvie'nin sesiyle kaynaşmıştır.</strong><strong>Memleket sevgisini, memleket özlemini haykırır.</strong><strong>Sylvie’nin şarkısıdır artık o…</strong><strong>Sylvie’nin…</strong><br />
<strong>Lirizmle birleşmiş coşkulu bir duygusallıkla yürekleri dağlar.</strong><strong>Az önce söylediğim gibi epik, yani destansı bir haykırıştır.</strong><strong>Bildiğimiz türden haykırış değil tabii...</strong><strong>Duygusal, yumuşacık; ama girdiği özlem dolu yürekleri kasıp kavuran bir haykırıştır o... Vatan hasreti çekenlerin duygularını, anılarını birbirine bağlar. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>“La Maritza”dır o... </strong><strong>Tam olarak söylemek gerekirse Sylvie Vartan seslendirmektedir ve herkes onun yorumuyla sevmiştir Maritza’yı…</strong><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-3.jpg?w=234&h=300" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Sylvie 3" border="0" class="size-medium wp-image-396 alignright" height="300" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-3.jpg?w=234&h=300" width="234" /></a><span style="color: #333333;"><em><strong>“Maritza ırmağımdır benim<br />Senin olduğu gibi, Seine’in…<br />Şimdi onu hatırlayan<br />Başka kimse yok babamdan...<br />Ama Maritza ırmağımdır benim<br />Senin olduğu gibi Seine’in”...</strong></em></span><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Seine Fransızlarındır ve Sylvie’de kökleri itibariyle olmasa dahi bir Fransızdır. Seine Nehri’nin kendisinin olmadığını, kendi nehrinin Maritza olduğunu ilan eder herkese; şarkısı da özgürlük ve özlem duygularıyla sürüp gider. </strong><br />
<br /><b></b>
<b>
Fransızcayla haşır neşir olanlarımızın büyük çoğunluğu bile araştırmamış, tanımamıştır Maritza’yı… </b><strong>İşte o Maritza, bizim “Meriç”imizdir: Meriç Nehri!..</strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Bizim Meriç, bir zamanlar Türklerin cirit attığı Bulgaristan’da doğar.<br />Orayı Maritza olarak kat eder.</strong><strong>Yunanistan’dan geçerken de Evros adını alır. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Sylvie’de Maritza gibi Bulgaristan’da doğmuştur. </strong><strong>Yedi sekiz yaşlarında olduğu bir gün, Bulgaristan’ı kaçar gibi terk etmek zorunda kalır ailesi… Fransa’ya sığınırlar.</strong><strong>Vartanyan olan soyadları Vartan’a dönüşür. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Meriç’in; Bulgar, Yunan, Türk ülkelerine yaptığı üçlü yolculuk gibi Sylvie’nin hayatında da benzer bir üçleme vardır. </strong><strong>Annesi Macar, babası Ermeni asıllıdır. </strong><strong>Bunların yanında da Fransız vatandaşlığı...</strong><br />
<strong>Her Ermeni’ye aşılandığı gibi Türklerle arasında onulmaz mesafeler vardır. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Bence en ilginç olansa arasında mesafe olduğu Türklerle aynı genlere sahip olması… Annesi Macar, Macarlar Hun, Hunlarsa öz be öz Türk kavmidir.</strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Burada Fransızların ne olduğuna gelince…</strong><strong>Anadolu’ya girip, Türklere karşı maşa olarak Ermenileri kullanan, Ermeniler Türklerle Kürtlere karşı soykırım yaparken görmezden gelerek onaylayan; hâlâ aynı aymaz, ayılmaz tavırları sergileyen millettir Fransızlar. Öz tarihlerini bilemeyecek kadar da bilgi fukarasıdırlar. "Ermenileri kullanıp, Türklere soykırım yaptırdıkları" gerçeğini Türklerin uydurduğunu sanır ve oralı bile olmazlar.</strong><br />
<strong>Soykırım kuklacısı Fransa devleti, bir zamanlar kukla olarak oynattığı Ermenilerin kuklası durumuna düştüğünden, birbirleriyle sırt sırta vererek yaptıkları Türkiye aleyhtarı propagandalar, Fransa halkının Türkler hakkındaki her iftiraya gerçektir gözüyle bakışını pekiştirir.</strong><br />
<strong>Özetlersek, Fransızlar; saftaronluk konusunda önemli bir madendir.</strong><strong>Yalnız bu saftaronluk, hâlâ yanlış tarafta yer almaları nedeniyle eli kanlı dedelerinin suçlarına iştirak etmekte oldukları gerçeğini bastıramaz.</strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Dönelim Sylvie’ye…</strong><strong>Türkler; o doğmadan çok çok önce, kardeş sandıkları Ermeniler gibi, Bulgarlar tarafından da soykırıma uğratılmıştır. Bu soykırımın Sylvie’nin hayatına yansımış olumsuz hiçbir etkisi yoktur. </strong><strong>Daha açık ifadeyle Türklerin ona hiçbir kötülüğü yoktur ama sanat hayatı; işgalci (!) ve kötü (!) Türklerin; zavallı (!), masum (!), çaresiz (!), cici (!) Bulgarlara ettiği eziyeti anlatan bir filmle başlar. Küçük bir kızı canlandırdığı filmde tabii ki bir Bulgar rolündedir. </strong><strong>Soykırımcı Ermenilerden çektiğimiz yetmiyormuş gibi bir de… </strong><strong>Olsun. </strong><strong>Biz, yine de çok severiz Sylvie’yi… </strong><strong>Meriç'ten söz eden o hüzünlü şarkıyı yorumlamış olması da katmerleştirir sevgimizi…</strong><br />
<b><br /></b>
<b>Maritza’dan Sylvie’ye, Sylvie’den şarkısına; oradan Meriç’e, Meriç’ten hayali soykırıma; o soykırımdan da Türklere yapılan gerçek soykırımlara… </b><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Nereden nereye…</strong><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-1.jpg?w=200&h=300" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Sylvie 1" border="0" class="size-medium wp-image-394 alignright" height="300" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/sylvie-1.jpg?w=200&h=300" width="200" /></a><strong>İnsan bir şarkıyı anlatırken bile geçmişin aptallıklarına bulaşmaktan kurtulamıyor. Hele hele bu aptallık, birçok milletin ve yazımızda adları geçen Ermeni, Fransız, Yunan ve Bulgar’ın yaptığı gibi kanla ıslanan cinsten olursa… Toz ıslanınca çamur, çamursa soykırımcının kartviziti oluyor. </strong><br />
<strong><br /></strong>
<strong>Aslında hepimiz barış içinde mutlulukla yaşayabiliriz. Yaşayabiliriz de bunu, şeytana piyon olmakta beis görmeyenlere anlatmak çok zor. Hem yapıp hem de "Ben değil, o yaptı!" yalanıysa insan kılıklı şeytanların rant kapısı… </strong><br />
<strong><br /></strong>
<span style="color: #333333;"><em><strong>Bulgar'ın ırmağıdır Maritza, </strong></em></span><br />
<span style="color: #333333;"><em><strong>Evros'sa komşu kapı Yunan'ın. </strong></em></span><br />
<span style="color: #333333;"><em><strong>Göz bebeğidir Türklerin, Meriç! </strong></em></span><br />
<span style="color: #333333;"><em><strong>Adem'in torunları anlasa, bilse bunu </strong></em></span><br />
<span style="color: #333333;"><strong><em>O topraklarda kavga olur muydu hiç?</em></strong></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><img src="https://1.bp.blogspot.com/-hwRxk6Qmqmg/VnGkFwb616I/AAAAAAAAKUA/ucZP8IE_A_4/s1600/MGT-25.jpg" /> <span style="color: #660000;">Günay Tulun </span></span></b><br />
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #274e13;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #274e13;"><i>*bk: Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken ile Fransa</i></span></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #274e13;"><i>Kralı François I ve sonrasında Henri II dönemleri…</i></span> </div>
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
Bu yazının da dâhil olduğu “<b>Bir Şarkı ve Öyküsü</b>” serisi, </div>
<div style="text-align: center;">
<b>YAZARLAR ve OZANLAR GRUBU</b> yazarlarından </div>
<div style="text-align: center;">
Sayın <b>İdil Tulunoğlu</b>‘nun radyo için hazırladığı “<b>Şarkılar ve Öyküleri</b>” ile </div>
<div style="text-align: center;">
“<b>Bir Şarkı Bir Öykü</b>“ adlı programlar için yazılmıştır.<br />
<br />
<br />
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *<br />
<div data-mce-style="color: #000000; text-align: center;" style="font-family: 'px px Verdana', Geneva, sans-serif; font-size: 13px;">
<span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;"><b>ŞARKININ AKORLARI</b></span></div>
<div data-mce-style="color: #000000; text-align: center;" style="font-family: 'px px Verdana', Geneva, sans-serif; font-size: 13px;">
<div style="margin-bottom: 24px;">
<span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;"><b> </b></span> <span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;"><img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=C&position=x,3,2,0,1,0&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=C&position=x,3,2,0,1,0&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=D&position=x,x,0,2,3,2&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=D&position=x,x,0,2,3,2&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Dm&position=x,x,0,2,3,1&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Dm&position=x,x,0,2,3,1&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=F&position=1,3,3,2,1,1&type=1" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=F&position=1,3,3,2,1,1&type=1" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=FMaj7&position=x,x,3,2,1,0&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=FMaj7&position=x,x,3,2,1,0&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /></span> <span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;"><img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Gm&position=3,5,5,3,3,3&type=1" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Gm&position=3,5,5,3,3,3&type=1" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=A7&position=x,0,2,0,2,0&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=A7&position=x,0,2,0,2,0&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Bb&position=x,1,3,3,3,1&type=1" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=Bb&position=x,1,3,3,3,1&type=1" style="height: auto; max-width: 100%;" /> <img alt="" data-mce-src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=A&position=x,0,2,2,2,0&type=0" src="http://www.francetabs.com/diagrammes/accord.html?nom=A&position=x,0,2,2,2,0&type=0" style="height: auto; max-width: 100%;" /></span></div>
<div data-mce-style="text-align: left;" style="text-align: left;">
<span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;">Intro : Dm Gm A A7</span></div>
</div>
<div data-mce-style="color: #000000; text-align: left;" style="font-family: 'px px Verdana', Geneva, sans-serif; font-size: 13px; text-align: left;">
<pre data-mce-style="line-height: 1.2em; overflow-x: auto;" style="font-family: Consolas, Monaco, monospace; line-height: 1.2em; overflow-x: auto;"><span data-mce-style="color: #808000; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: x-small;" style="color: olive; font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: xx-small;">
<b>Dm</b> <b>Gm</b>
La Maritza c'est ma rivière Comme la Seine est la tienne
<b>C</b> <b>F</b>
Mais il n'y a que mon père Maintenant qui s'en souvienne
<b>A</b> <b>A7</b>
Quelque fois ...
Dm
De mes dix premières années
Gm
Il ne me reste plus rien
C
Pas la plus pauvre poupée
F
Plus rien qu'un petit refrain
A A7 A
D'autrefois ... ...
Dm Gm C Fmaj7 Bb Gm A Dm (2x)
La La la la ......................
Tous les oiseaux de ma rivière
Nous chantaient la liberté
Moi je ne comprenais guère
Mais mon père lui savait
Ecouter...
(...)
--Fin de l'extrait.</span></pre>
</div>
</div>
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2Fcizirtili45likler.files.wordpress.com%2F2013%2F05%2Fplay-sembolc3bc.jpg%3Fw%3D25%26h%3D25&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://lh5.googleusercontent.com/proxy/fLjTqLRxaxYR9Ui3VTQfz5bFbGkPvrxL9qSdi85mIrmJfoXyE4c_-NibJ1Tv8gYPlo65CeNkAA2uC0Es2-fn6XtrXL-uC2obaLypUdEBeBf5XZzp7tP3F8vKIv48iwts22PMCcR1" -->TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-75915314394171004242013-05-01T13:33:00.000+03:002020-08-17T01:59:27.140+03:00 LILI MARLEN ÖYKÜSÜ [Mete Esin]<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<span style="font-family: "verdana";"></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b>Hans Karl Hermann Gottfried Leip veya kısa adıyla </b><b></b><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/4f008-marlenedietrich.jpg?w=150&h=205" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img alt="" border="0" height="200" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/4f008-marlenedietrich.jpg?w=150&h=205" title="Maria Magdelene Dietrich von Losch, yani Marlene Dietrich [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="172" /></a><b>Hans Leip… 22.09.1893’te Hamburg’da doğmuş bir Alman şairi, roman ve hikâye yazarıdır. 1915’te asker sıfatıyla katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda, Marlen ismindeki genç hemşire kızla tanışmıştır. Ancak, kendisinin bundan öncesinde Lili isimli kızla da gönül birliği olmuştur.<br /><br />Hans Leip, geleceğin bir şair ve yazarıdır ya... Bunun idmanlarına asker ocağında başlamıştır ki, daha orada bu iki aşkını aynı isim ve kimlik altında birleştirip şiire çevirmiştir.<br /><br />Leip’ın Lili Marlen dediği şiirde, genç bir kadınla onun asker sevgilisi anlatılmaktadırlar. Şiirin gerçek kahramanlarıysa, elbette ki kendisi ve o iki sevgilidirler. Şu var ki...</b><br />
<div style="text-align: center;">
<b><b><a href="https://www.youtube.com/watch?v=hZAV4hsP5WU" target="_blank"><img alt="" border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/play-sembolc3bc.jpg?w=25&h=25&h=25" title="Lili Marlen: Marlene Dietrich'ten Almanca sözlerle..." /></a></b></b></div>
<b>Dediğimiz üzere, iki ayrı sevgili, şiirde bire indirgenmişlerdir! </b><br />
<b>Kışla, kapı, fener gibi sözlerle başlayan şiir, oldukça duygulu ve etkileyicidir.</b><a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/hans-leip-1936.jpg?w=150&h=225" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Hans Leip 1936" border="0" class=" alignright" height="225" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/hans-leip-1936.jpg?w=150&h=225" title="Hans Karl Hermann Gottfried Leip [Hans Leip] 1936 yılında [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="150" /></a><b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><a href="http://2.bp.blogspot.com/_uLGML9J2ers/SnxEnClDSHI/AAAAAAAADyo/t4dwuVb2eEQ/s1600-h/Norbert+Schultze.jpg"><span style="font-family: "verdana";"></span></a></b><b><span style="font-family: "verdana";">Tam adı Norbert Arnold Wilhelm Richard olan Norbert Schultze de, </span><span style="font-family: "verdana";">26.01.1911’de Braunschweig’da doğmuş gene bir Alman bestecisidir. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><span style="font-family: "verdana";">Bu ikilinin ortaya </span><span style="font-family: "verdana";">koyacakları dünya ölçeğindeki kompozisyonun üçüncü kişisi, o boğuk ve buğulu sesiyle Lale Andersen adındaki bir tiyatro oyuncusu ve şarkıcı kadın olacaktır. Lale Andersen Bremerhaven’de doğmuş (23.03.1905) olup, Danimarka’yı çağrıştıran soyadına rağmen o da bir Alman’dır.<br /><br />Bunlardan ilk ikisinin yolları 1938 yılında kesişmiş ve Hans Leip’in Lili Marlen şiirinin bestesi üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Beste tamam olunca sıra bunun </span><a href="http://2.bp.blogspot.com/_uLGML9J2ers/SnxDmpfhzwI/AAAAAAAADyQ/plwkTdkTFlQ/s1600-h/Lale+Andersen.jpg"><span style="font-family: "verdana";"></span></a><span style="font-family: "verdana";">icrasına gelecektir. Şair ve besteci, Lale Andersen’le işte bu noktada </span><span style="font-family: "verdana";">buluşmuşlardır. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><span style="font-family: "verdana";">Besteyle icrasının 1941’e kadarki macerası farklı-farklı yazılmaktadır. Tezlerden birine göre başlangıç hüsrandır. Başka bir teze göreyse, daha başlarda yedi yüz bin satmış bir plak söz konusudur ki, sonraki gelişmelere </span><span style="font-family: "verdana";">bakılacak olursa bunun doğru olması gerekmektedir. Diğer yandan da Alman </span><span style="font-family: "verdana";">Hükûmeti cephelerdeki askerlerin morali için bir beste düşünmektedir. </span></b><b style="font-family: verdana;">Özellikle, Libya-Mısır çölünde savaşan Erwin Rommel ordusu için…</b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi1.jpg?w=150&h=225" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Liese-Lotte Helene Berta Bunnenberg [Lale Andersen] [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" border="0" class=" alignright" height="225" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi1.jpg?w=150&h=225" title="Liese-Lotte Helene Berta Bunnenberg [Lale Andersen] [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="150" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=8btnYYDbkqQ" target="_blank"><img alt="Play" border="0" class=" alignright" height="25" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/play-sembolc3bc.jpg?w=25&h=25&h=25" title="LILI MARLEN : TIKLA ve BU ŞARKIYI Almanca SÖZLERİ EŞLİĞİNDE 1939 TARİHLİ KAYITTAN ve ORİJİNAL SESLENDİRİCİSİ Lale Andersen'den YOUTUBE LİNKİNE ULAŞARAK DİNLE..." width="25" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana";"><b>Ayrıntılardan arınıp devam edersek, Belgrad’dan yayın yapan Alman askerî radyosu 1941’de besteyi bir çalmıştır ki, dost-düşman âdeta ayağa kalkmışlardır! </b></span><b style="font-family: verdana;">Böyle bir güfte ve onun duygu örülmüş bestesi, askerlerin savaş şevkini kıracak diye, derhâl harekete geçen Alman Hükûmetince yasaklanmak bile istenmiştir. Ancak… Uyguladığı üstün savaş stratejisiyle büyük başarıları imzalamış ve bugün hâlâ “Çöl Tilkisi” diye anılan bir general Erwin Rommel vardır. Askerlerinin duygularına tercüman olup, Hükûmeti’nin kararına, bizzat ve derhâl karşı çıkmıştır. Sonuçta, Lili Marlen yayımlanmaya devâm olunmuştur.</b><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-ve-lili-marlen-anc4b1tc4b1-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi.jpg?w=150&h=225" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Lale Andersen ve Lili Marlen Anıtı [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" border="0" class=" alignright" height="225" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-ve-lili-marlen-anc4b1tc4b1-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi.jpg?w=150&h=225" title="Lale Andersen ve Lili Marlen Anıtı [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="150" /></a><span style="font-family: "verdana";"><b><br />Olayın sonrası daha da ilginçtir. İlk yayının ardından Alman cephesi şöylesi bir dalgalanmıştır. Artık, her asker şarkıda biraz kendini </b></span><b style="font-family: verdana;">bulmaktadır. Cephedeki Alman askerleri, yayın sırasında durup Lili Marlen’i dinlemekte, sonra kaldıkları yerden savaşa devam etmektedirler! Peki, yalnız Almanlar mı?.. Müttefikler de aynen böyle!.. Müttefik askerleri, biraz marş, biraz vals ritmindeki Almanca şarkının sözlerini anlamasalar da son derecede yumuşak ve hazin bir ilahî, âdeta oratoryo karşısında ilgisiz kalamamışlardır.</b><br />
<span style="font-family: "verdana";"><b><br />Mesela… Bir gün, Alman siperlerinde savaşa ara verilerek Lili Marlen dinlenirken, hemen karşıdaki İngiliz siperlerinden bozuk Almanca’sıyla bağıran asker şunları söylemiştir: "Heeey, radyonun sesini biraz açsana!" </b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><span style="font-family: "verdana";">Bundan sonra da, İngiliz Hükûmeti gerçeği kabul etmek zorunda kalmış, güfteyi İngilizce’ye çevirtip, onlar da ayrıca yayına başlamışlardır! Savaşın sonlarına kadar, her iki cephede ve her gün bir düzen içinde bu şarkı dinlenmiştir. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><a href="http://1.bp.blogspot.com/_uLGML9J2ers/SnxDmpjQWlI/AAAAAAAADyY/vxnhgYmqpi0/s1600-h/Marlene+Dietrich.jpg"><span style="font-family: "verdana";"></span></a><span style="font-family: "verdana";">Güftesi tam elli dile çevrilmiş melodi, sonraki bir dönemde, gene bir Alman olan Hollywood sanatçısı Marlene Dietrich’le de özdeş olmuştur. Filmleri yapılmış, bir süre de böyle gündemde kalmıştır. </span></b><br />
<a href="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/norbert_schultze.jpg?w=150&h=225" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Norbert Arnold Wilhelm Richard [Norbert Schultze] [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" border="0" class=" alignright" height="225" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/norbert_schultze.jpg?w=150&h=225" title="Norbert Arnold Wilhelm Richard [Norbert Schultze] [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="150" /></a><b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span><span style="font-family: "verdana";">Daha önce, dünya müzik târihine kesin damgalarını vurmuş olan Almanlar, sanki, kendilerini bir de böyle ortaya koymuşlardır. Nitekim, Lili Marlen melodisi daha sonra dünya müzik klasiklerinden biri olacaktır. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></b><b><span style="font-family: "verdana";">Hans Leip, doksan yıllık bir ömrün sonunda 06.06.1983’te İsviçre-Früthwilen’de, Norbert Schultze de doksan bir yılın sonunda, 14.10. 2002’de Almanya-Bad Tölz’de hayatlarına veda etmişlerdir. </span><span style="font-family: "verdana";">Üçüncü kişi Lale Andersen ise, yakalandığı kanser sebebiyle çok daha erken tarihte (23.03.1972) hayattan ayrılmış bulunmaktadır. </span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Maria Magdelene Dietrich von Losch, yani Marlene Dietrich’e gelince... 12.12.1901’de Berlin’de doğup, 06.05.1992’deyse Paris’te ölmüştür.<br />O dahi, doksan bir yıl gibi hayli uzun bir ömrü yaşamıştır.</span></b><br />
<div style="text-align: center;">
<b><b><a href="https://www.youtube.com/watch?v=0k58UqRDzGQ" target="_blank"><img alt="" border="0" src="https://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/play-sembolc3bc.jpg?w=25&h=25&h=25" title="Vera Lynn ve İngilizce sözlerle Lili Marlen..." /></a></b></b></div>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Lili Marlen, Lili Marlen, Lili Marlen…<br />O bir hatıradır ki, yetmiş yıl önce kendisini yaratanlar ve şöhrete kavuşturanlarla birlikte hâlâ yaşamaya devâm etmektedir.<br /><br />Dünya durdukça da etmek üzere!</span></b><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 1.3em;">
<div class="separator" style="clear: both;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Lale Andersen Anıtının Kitabesi [Fotoğraf Günay Tulun Arşivi]" class="wp-image-221 alignnone" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-anc4b1tc4b1nc4b1n-kitabesi-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi.jpg?w=300" data-mce-style="text-align: start;" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersen-anc4b1tc4b1nc4b1n-kitabesi-fotoc49fraf-gc3bcnay-tulun-arc59fivi.jpg?w=300" height="149" style="border: 0px;" title="Lale Andersen Anıtının Kitabesi [Fotoğraf: Günay Tulun Arşivi]" width="183" /><img alt="Sonradan değişik sanatçılar tarafından yorumlanmış çok sayıda 45 devirli plağı basıldı ama hiçbiri, Lale Andersen'in bugün "Taş Plak" olarak adlandırdığımız 78 devirli plağı kadar geniş kitleleri etkilemedi. Çünkü o eser okunduğunda yıl 1939'du ve dünya bir deli yüzünden birbirine girmiş, savaşmaktaydı. Plakta çalan orkestra: Bruno Seidler Winkler Ges m. Orkestrası [Fotoğraf Günay Tulun Arşivi]" class="alignnone wp-image-244" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/l-a-l-m.jpg" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/l-a-l-m.jpg" height="149" style="border: 0px; cursor: default;" title="Sonradan değişik sanatçılar tarafından yorumlanmış çok sayıda 45 devirli plağı basıldı ama hiçbiri, Lale Andersen'in bugün "Taş Plak" olarak adlandırdığımız 78 devirli plağı kadar geniş kitleleri etkilemedi. Çünkü o eser okunduğunda yıl 1939'du ve dünya bir deli yüzünden birbirine girmiş, savaşmaktaydı. Plakta çalan orkestra: Bruno Seidler Winkler Ges m. Orkestrası [Fotoğraf Günay Tulun Arşivi]" width="149" /><img alt="Sonradan değişik sanatçılar tarafından yorumlanmış çok sayıda 45 devirli plağı basıldı ama hiçbiri, Lale Andersen'in bugün "Taş Plak" olarak adlandırdığımız 78 devirli plağı kadar geniş kitleleri etkilemedi. Çünkü o eser okunduğunda yıl 1939'du ve dünya bir deli yüzünden birbirine girmiş, savaşmaktaydı. Kapağını gördüğünüz plakta çalan orkestra: Bruno Seidler Winkler Ges m. Orkestrası [Fotoğraf Günay Tulun Arşivi]" class="wp-image-241 alignnone" data-mce-src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersenin-tac59f-plak-dedic49fimiz-78-devirli-plac49fa-1939-yc4b1lc4b1nda-bruno-seidler-winkler-ges-m-orkestrasc4b1-ec59flic49finde-okuduc49fu-lilli-marlen-1939-fotoc49fra1.jpg?w=300" src="http://cizirtili45likler.files.wordpress.com/2013/05/lale-andersenin-tac59f-plak-dedic49fimiz-78-devirli-plac49fa-1939-yc4b1lc4b1nda-bruno-seidler-winkler-ges-m-orkestrasc4b1-ec59flic49finde-okuduc49fu-lilli-marlen-1939-fotoc49fra1.jpg?w=300" height="149" style="border: 0px;" title="Sonradan değişik sanatçılar tarafından yorumlanmış çok sayıda 45 devirli plağı basıldı ama hiçbiri, Lale Andersen'in bugün "Taş Plak" olarak adlandırdığımız 78 devirli plağı kadar geniş kitleleri etkilemedi. Çünkü o eser okunduğunda yıl 1939'du ve dünya bir deli yüzünden birbirine girmiş, savaşmaktaydı. Kapağını gördüğünüz plakta çalan orkestra: Bruno Seidler Winkler Ges m. Orkestrası [Fotoğraf Günay Tulun Arşivi]" width="149" /></span></div>
</div>
<div data-mce-style="text-align: left;" style="margin-bottom: 1.3em;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_uLGML9J2ers/SWie-j9maVI/AAAAAAAACfo/Xx4FlJSeydE/s1600-h/ME-Normal-Vesikal%C3%84%C2%B1k-%C3%83%E2%80%A1ok+K%C3%83%C2%BC%C3%83%C2%A7%C3%83%C2%BCk.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289652559989336402" src="https://3.bp.blogspot.com/_uLGML9J2ers/SWie-j9maVI/AAAAAAAACfo/Xx4FlJSeydE/s400/ME-Normal-Vesikal%C4%B1k-%C3%87ok+K%C3%BC%C3%A7%C3%BCk.jpg" style="float: left; height: 69px; margin: 0px 10px 10px 0px; width: 40px;" /></a><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b><span style="color: #660000;"><br /></span></b><b><span style="color: #660000;"><br /></span></b></span><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;">Mete Esin [</span>Yazar<span style="color: #660000;">]</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;"><br /></span></span></b>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: "verdana" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 12px;">________________________________________________________________________</span><br />
<div style="margin-bottom: 23px;">
<div style="background-color: white; font-family: verdana, arial, helvetica, sans-serif;">
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #990000;"><br /></span></b>
<b><span style="color: #990000;">BİLGİ NOTLARI + NOTALAR + AKORLAR + ORİJİNAL ve İNGİLİZCE SÖZLER</span></b><span style="color: #333333; font-size: 12px;"> </span><br />
<span style="color: #333333; font-size: 12px;"><span style="color: black; font-family: "times new roman"; font-size: small; text-align: start;">Fotoğraflar, orijinal sözler, akorlar, plaklar ve açıklayıcı bilgiler Sayın </span><b style="color: black; font-family: "times new roman"; font-size: medium; text-align: start;">Günay Tulun </b><span style="color: black; font-family: "times new roman"; font-size: small; text-align: start;">tarafından eklenmiştir.</span></span></div>
<div style="color: #333333; font-size: 12px;">
<div style="text-align: center;">
*</div>
</div>
<div style="color: #333333; font-size: 12px;">
<b>LİLİ MARLEN</b> [Orijinal Sözler]</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: verdana, arial, helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">
<strong>Şarkının Gerçek Adı</strong>: Das Mädchen unter der Laterne "FENERİN ALTINDAKİ KIZ”</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: verdana, arial, helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">
<strong>Almanca Orijinal Sözleri Yazan</strong>: Şair Hans Leip – <strong>Şiirin Yazıldığı Yıl</strong>: 1915</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: verdana, arial, helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">
<strong>Besteci</strong>: Norbert Schultze – <strong>Plak Kaydı</strong>: Electrola - <strong>Solist: </strong>Lale Andersen<br />
<span style="color: black; font-family: "times new roman"; font-size: small;">. </span></div>
</div>
<pre style="background: rgb(238, 238, 238); color: #333333; font-family: Monaco, "Courier New", Courier, monospace; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: 23px; margin-bottom: 23px; padding: 20px;">Vor der Kaserne,
Vor dem großen Tor,
Stand eine Laterne
Und steht sie noch davor.
So woll'n wir uns da wiederseh'n,
Bei der Laterne woll'n wir steh'n,
Wie einst, Lili Marleen.
Unsere beiden Schatten
Sah'n wie einer aus,
Daß wir so lieb uns hatten,
Daß sah man gleich daraus.
Und alle Leute soll'n es seh'n,
Wenn wir bei der Laterne steh'n,
Wie einst, Lili Marleen.
Schon rief der Posten:
Sie blasen Zapfenstreich,
Es kann drei Tage kosten!
Kamerad, ich komm' ja gleich.
Da sagten wir Aufwiederseh'n.
Wie gerne wollt' ich mit dir geh'n,
Mit dir, Lili Marleen!
Deine Schritte kennt sie,
Deinen schönen Gang.
Alle Abend brennt sie,
Doch mich vergaß sie lang.
Und sollte mir ein Leid gescheh'n,
Wer wird bei der Laterne steh'n,
Mit dir, Lili Marleen!
Aus dem stillen Raume,
Aus der Erde Grund,
Hebt mich wie im Traume
Dein verliebter Mund.
Wenn sich die späten Nebel dreh'n,
Werd' ich bei der Laterne steh'n
Wie einst, Lili Marleen!</pre>
</div>
<div data-mce-style="text-align: left;" style="margin-bottom: 1.3em;">
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #660000;"> ŞARKININ AKORLARI ve İNGİLİZCE VERSİYONU</span></b></div>
<div data-mce-style="text-align: left;" style="color: #333333; font-family: Georgia, 'Times New Roman', 'Bitstream Charter', Times, serif; font-size: 14px; line-height: 21px; margin-bottom: 1.3em;">
<div style="text-align: center;">
<strong>İngilizce Sözleri Yazan</strong>: Tommie Connor - <strong>Yıl</strong>: 1945<br />
<strong>Plak Kaydı</strong>: Solist "Marlene Dietrich"</div>
</div>
<pre style="color: #333333; font-family: Consolas, Monaco, monospace; font-size: 12px; line-height: 18px;"><span data-mce-style="color: #808000;" style="color: olive;">C G
Outside the barracks, by the corner light
G7 G C C7
I'll always stand and wait for you at night
F C
We will create a world for two
G C
I'll wait for you the whole night through
G7 G C
For you, Lili Marlene
G G7 C
For you, Lili Marlene
C G
Bugler tonight don't play the call to arms
G7 G C C7
I want another evening with her charms
F C
Then we will say goodbye and part
G C
I'll always keep you in my heart
G7 G C
With me, Lili Marlene
G G7 C
With me, Lili Marlene
C G
Give me a rose to show how much you care
G7 G C C7
Tie to the stem a lock of golden hair
F C
Surely tomorrow, you'll feel blue
G C
But then will come a love that's new
G7 G C
For you, Lili Marlene
G G7 C
For you, Lili Marlene
C G
When we are marching in the mud and cold
G7 G C C7
And when my pack seems more than I can hold
F C
My love for you renews my might
G C
I'm warm again, my pack is light
G7 G C
It's you, Lili Marlene
G G7 C
It's you, Lili Marlene
Set8 </span></pre>
</div>
TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3190453072445555792.post-41478073272504985692008-11-10T00:06:00.000+02:002018-12-14T14:50:09.223+03:00ATATÜRK ve BİR ŞARKI MASALI [Günay Tulun]<br />
<div style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;">
<a href="https://img-sporx-test.mncdn.com/img/59/2017/mustafa-kemal-ataturk-640x360.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="atatürk fotoÃÂrafñ ile ilgili görsel sonucu" border="0" height="123" src="https://img-sporx-test.mncdn.com/img/59/2017/mustafa-kemal-ataturk-640x360.jpg" width="200" /></a><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bilinen tarih boyunca günümüz İstanbul'unun bulunduğu topraklar üzerinde çok sayıda köy, kasaba ve kent kurulmuş. Zamanla hepsi yıkılmış, üzerlerine yenileri kurulmuş, onlar da yıkılmış... Konumu nedeniyle tarihin bilinmeyen dönemlerinde de aynı döngünün yaşanmış olması muhtemel. Hatta böyle bir iddia olsa "Gerçektir!" der, hemen inanırım.<br /><br />Bu döngü, I. Constantin olarak bildiğimiz Roma İmparatoru Büyük Constantin yani "Gaivs Flavivs Valerivs Avrelivs Constantinvs"un İmparatorluk Roma'sındaki gibi yedi tepe üzerinde inşa ettirdiği Nova Roma'ya dek sürüp gitmiş.<br /><br />Öncesini tam olarak bilemesek de Nova Roma'dan sonra, İstanbul'un tüm gelişimini biliyoruz. Kent aynı kalmış ama bir zaman sonra adı Constantinvs'un şehri anlamına gelen Constantinopolis'e evrilmiş. Osmanlı da aynı ismi kendi diline çevirerek Konstantiniyye olarak kullanmış. </span></b><b style="font-family: Verdana, sans-serif;">Bunu çok sayıda isim izlemiş. Onları ve İstanbul'un kuruluş öykülerini hazırlamakta olduğum İstanbul'la ilgili kitapta anlatmayı planlıyorum. </b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="color: #660000;">İSTANBUL ÜSTÜNE SAÇMALIKLAR</span><br />Sizleri bilmem ama İstanbul'a hâlâ Constantinople, Constantinopolis, Kostantiniyye, Kostantinapolis denmesi tüylerimi diken diken ediyor. Buna genelde sosyal medya denen olguda rastlıyorum. Üçüncü harf olan "n"yi devreden çıkartarak telaffuz ettikleri Kostantiniyye'yi daha çok dincilerle Osmanlıcılar, diğerleriniyse çok bilgili görünmeye çalışan zübüktrük aydıncıvıklarla yurt dışında eğitim almış özentili tipler kullanıyor. Bu arada 1989 ila 1993 yılları arasında bu kez iki yanlış harfle adlandırılmış bir gazete bile yayınlandı: "Kostantıniyye Haberleri"...<br /><br />Constantinopolis ve Konstantiniyye saçmalıklarını, birkaç kez yazdım. Yapanlara özel mesajlar da attım. Yanlış yaptıklarını anlattım. Uyardığım birçok kişiyle tabiri caizse "papaz" bile olduk. Savunmaları, kelimesi kelimesine olmasa da "Bu yüzyılda böyle kafa!" türünden karşı tarafı susturucu ataklardı. </span></b><b style="font-family: Verdana, sans-serif;">Oysa akıl erdiremedikleri, parçalanıp bölünmek için hedefe alınmış ülkelerin tüm değerlerinin tahrip edildiğiydi. Önce dil bozulur, eğitim deforme edilir, kentlerin adı başka ulusların taktığı isimlerle anılır, sanayi ve tarım bozularak tamamen dışa bağımlı hâle getirilir, gidişatın iyi olmadığını belirterek uyaranlar “Komplo Teorisyeni” adlandırmasıyla itibarsızlaştırılır, ülkenin kurucu kadroları aşağılanır, parası değersizleştirilip halkın ekonomisi bozulur, bunlara bağlı olarak ahlak çöker, herkes karşısındakini suçlar hâle gelirken o ülkenin dirliği düzeni yok olur, kaos her yere hâkim olur. Gerisi kolaydır. Bir mucize olmazsa o ülke artık 12’den vurulmuştur.</b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /><br />Yıllar önce bir başka konuyu araştırırken, Atatürk'ün de İstanbul denmesini savunduğunu, hatta bu konuda dünyada ilk kez uygulanan çok ilginç bir metoda imza attığını okumuştum. Konunun içine bir de şarkı girmişti. Şarkının adını bulmak bizim kuşak için zor değildi. Bir dönem çok sevdiğimiz bir şarkıydı bu...<br /><br />Tam burada, "Ülkelerinin Habeşistan olan adını değiştirmek isteyen Etiyopyalıların, Atatürk'ün yöntemlerinden etkilendiğini ve çok uzun yıllar sonra aynı uygulamayı yaptıklarını" da yazmam gerek!<br /><br /><span style="color: #660000;">ATATÜRK ve İSTANBUL</span><br />Son İstanbul'un, Roma İmparatoru Constantinvs tarafından kurulduğunun kabul gördüğünü yazmıştım. İşte bu son İstanbul, yabancıların Osmanlı dönemindeki alışkanlıklarını sürdürmesi nedeniyle hâlâ onun adıyla anılmaktaydı. Türkler "İstanbul" diyor, Batılılarsa inatla "Constantinopolis"... Türkiye Cumhuriyeti'nin onuru açısından bu inadın kırılması şarttı ama provokatif eylemi sürdürmeye kararlı olan karşı taraf yılmıyordu.<br /><br />Gerçek Türklerin ve kendisini Türk olarak hisseden herkesin atası olan atam Atatürk, konuyu gündeme getirerek devlet erkânına uygulanması gereken bir yol önerdi. Buna göre İstanbul adresine gönderilip de üzerinde başka isimler yazılmış olan her türlü mektup, telgraf ve belge kabul edilmeyecek, kaynağına iade edilecekti. Öyle de yapıldı. Telefonların bağlanıp bağlanmadığı hakkında bilgi bulamadım ama İstanbul'a gönderilip de üzerinde farklı isimler yazılmış olan mektup, tegraf ve belgeler geri çevrildi.<br /><br />Batılılar altında kalırlar mı? Kalmazlar tabii!..<br />Tepki üzerine tepki, itiraz üzerine itiraz, kapris üstüne kapris...<br />Ne yapsalar ne etseler boş! Türkler kararlı...<br />Uygulama hafifletilip gevşetilmedi bile...<br /><br />O zamanlar Türkiye'nin başında; sağa sola saçma sapan efelendikten sonra kuyruğunu kıstırıp susan, komik blöfler yapan, sözünden fırfır dönen, içerde söylediğini dışarıda yalanlayan tuhaf tuhaf acayip tipler değil, ülkesini saydıran saygın bir yönetim vardı.<br /><br />20 Mayıs 1932 ila 8 Nisan 1933 tarihleri arasında ABD'nin Türkiye büyükelçiliğini yapan kişi; Türkiye Cumhuriyeti'ni ve İstanbul'u anlatırken "Costantinople değil İstanbul'dur." der ve özetle şöyle devam eder: Bu eski şehir için Costantinople demeye o kadar alışmışız ki, İstanbul demekte güçlük çekiyoruz. Buna rağmen Ocak 1929'dan bu yana kentin adı İstanbul'dur. Çünkü, 3 Ocak 1929'da Türkiye'nin "Posta Telgraf Telefon" Genel Müdürü, merkezi İsviçre Bern'de bulunan "Uluslararası Posta Telgraf Telefon Teşkilatı"na mektup göndererek; bundan böyle "Constantinople" değil, "İstanbul" adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir. Costantinople adıyla gönderilecek mektupların Türk posta yöneticileri tarafından geri gönderilme ihtimali kuvvetlidir. </span></b><br />
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bunları söyleyen kişi Türkiye ve Atatürk'le ilgili olarak </span></b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><b>1933 yılında "<i>Mosaics in Italy, Palestine, Syria, Turkey and Greece</i>"; 1934'te "<i>A Year's Embassy to Mustafa Kemal</i>", aynı yıl "<i>Trois Hommes: Kamal, Roosevelt, Mussolini</i>" ve yine 1934'te "<i>Mustafa Kemal; I'homme, I'oeuvre, le pays</i>" adlı kitapları yazan "Diplomat </b></span><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">General Charles Hitchcock Sherrill"dir.</span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></b><b><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /><br />Yukarılarda bir yerde "Etiyopyalıların, ülkelerinin Habeşistan olan adını değiştirirken Atatürk'ün yöntemlerinden etkilendiğini" yazmıştım. Bilenlere soruyorum, izlenen yol aynı değil mi?<br /><br />"Konunun içine bir de şarkı girmişti." demiştim ya, az sonra anlatacağım bu müzik olayını doğrulatamamış, o nedenle de bugüne dek yayınlamamıştım. Çünkü böyle bir olayın belgesinin olmaması bence mümkün değil. Son günlerde biraz da yanlış bilgilerle çerçevelenerek kullanılmaya başlandığı için kısaca da olsa söz etmek şart oldu. Tekrarlıyorum, doğrulanmamış bir bilgidir ve elinde belge olan biri varsa tarih adına bunu ortaya çıkarması gerektiğini duyurmak amacıyla konu etmekteyim.<br /><br /><span style="color: #660000;">VATANINA ÂŞIK BİR CUMHURBAŞKANI</span><br />Atatürk, günümüzde sıkça tanık olduğumuz; kamu kaynaklarını cebine indiren, dilediğine peşkeş çeken, ülke topraklarını hiç kimseye sormadan başka ülkelere armağan eden yönetici tiplemesine benzemezdi. Öz maaşı dâhil her şeyini vatan ve milleti için harcardı. Örneğin, halkına armağan ettiği "Atatürk Orman Çiftliği" gibi... Günümüzdekilerse yalnız kamunun değil, onun kamuya bıraktığı terekesini de sağa sola peşkeş çekmekteler. Kamununsa gıkı çıkmıyor. Böyle kamuya tabii ki böyle baş olacak!<br /><br />Doğrulatamadığım "müzik" konusuna gelince...<br />Rivayete göre atam Atatürk,; İstanbul'un uluslararası kabul görmesi için yeterli kalitede bir beste yapılmasını ve zirvedeki bir pop grubunun seçilerek, o eserin dünyaya duyurulmasını istemiş. Bunun için gerekli tüm masrafları, bugünküler gibi; örtülü, örtüsüz, kayıtlı, kayıtsız ödeneklerden değil öz maaşından ödemiş. Bu şarkının adıysa "Constantinople değil İstanbul" yani "İstanbul Not Constantinople" imiş. Aman aman, "rivayete göre" dediğimi sakın unutmayın. Rivayet!<br /><br />Atatürk'ün, vatanı için her şeyi yapabileceği gerçeğinden yola çıkarak "Olabilir, çünkü çağının önünde giden akil insanlardan biri belki de birincisidir." şeklinde düşündüğümü itiraf etmem gerek ama bu söylenti maddi hatalarla dolu. Zamandan, orkestranın adından, o zamanlar pop grubu tabirinin kullanılmamasından, iki farklı şarkının birbiriyle karıştırılmasından tutun da bu konuda alınan kararların; başlangıç, gelişme ve sonuç aşamalarında gönderilen eylem raporlarının; hatta ödeme makbuzları gibi belgelerin olmaması açıklanabilir bir durum değil.<br /><br />Bu belgesiz öykü kimin kaleminden çıktıysa şu sözleri tarih sayfalarına yazdıran atasına haksızlık ettiğini de bilmelidir:<br />- Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.<br />- Tarih hayal mahsulü olamaz. Biz daima hakikati arayan ve buldukça, bulduğumuza inandıkça ifadeye cüret gösteren insanlarız.<br />- Tarih, gerçekleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır.<br /><br /><span style="color: #660000;">ISTANBUL NOT CONSTANTİNOPLE</span><br />Istanbul Not Constantinople, "Paul Whiteman and His Orchestra" tarafından 1928'de plağa alınan "Constantinople" adlı şarkıya cevaben yapılmış bir eserdir. İstanbul'un Constantinopolis olmadığını dünyaya öğreten şarkıdır. Sözleri; "Red Sails in the Sunset, My Prayer, Harbour Lights" gibi ölümsüz eserlere imza atan Kuzey İrlandalı şarkı sözü yazarı James (Jimmy) Kennedy'e, bestesiyse ABD'li ünlü kompozitör Nat Simon'a aittir.<br /><br />Yapım yılının 1928, 1930 ve hatta 1953 olduğunu iddia eden kaynaklar var. Bence en mantıklısı 1928, ikinci şıksa 1930'dur. Bir şarkıya verilecek cevabın, piyasaya çıkışından sonra en hızlı şekilde gönderilmesi gerekir. İşin raconu budur. 17 Mayıs 1928'de piyasaya sürüldüğüne göre, cevabının da 1928'in kalan ayları, hatta en geç iki ya da üç ay sonra verilmiş olması gerekir. Hadi o olmadı diyelim, bence yine de geç ama son seçenek 1930'dur.<br /><br />1953 iddiasına gelince... Modası geçmiş, dillerden düşmüş bir şarkıya cevap yazsan ne olur, yazmasan ne! Üstelik, 1953 yılında, "C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E." şarkısını ve o şarkının bir zamanki popülaritesini hatırlayanların kalıp kalmadığı, kalsa bile verilecek cevabın bunca yıldan sonra cazip gelip gelmeyeceği meçhuldür. "The Four Lads"in, "Istanbul Not Constantinople"yi plağa aldığı yıl 1953'tür. Şarkının bu tarihten itibaren listelerde yükselerek tüm dünyada zirve yapması, iddia sahiplerini yanıltmış olabilir.<br /><br />Sözünü ettiğim Kanadalı "The Four Lads" önemli bir gruptur. 1953, 55 ve 56 yıllarında milyonlarca satan plakları nedeniyle beş altın plak almıştır. İlk altın plaklarını kazandıkları eser, "Istanbul Not Constantinople" olmuştur.<br /><br />Şarkıyı, çocukluğumdan bu yana, "The Four Lads", Bing Crosby-Ella Fitzgerald İkilisi, Caterina Valente, Dario Moreno, Renato Carosone, Sevinç Tevs ve They Might Be Giants" dâhil çok sayıda sanatçı, vokal grubu ve orkestradan dinledim. Ellili yıllarda ve altmışların başında o kadar çok çalınırdı ki sözlerini farkına varmadan ezberlemiştim. Bunlar benim hatırladıklarım. Bir de araştırarak adlarını bulduklarım var:<br />Ac Rock "Akapella olarak, İstanbul adıyla", Belmont Playboys "Enstrumantal ve İstanbul adıyla", Bette Midler, Bruno and The Gladiators, Cacka Israelsson ile Systrarna Rosenblom "İsveççe sözlerle", Edmundo Ros, Frankie Vaughan, Harvard Din and Tonics, Jacques Hélian et Son Orchestre "Fransızca sözlerle ve Istamboul adıyla", Joe Fingers Carr and His Ragtime Band "Lou Busch", Lee Press-on and the Nails, Oscar Aleman "Estambul adıyla enstrumantal olarak", Ota Čermák, PJ Harvey "Let England Shake adlı şarkının içine katarak", Santo and Johnny, Ska Cubano, Terrance Zdunich, The Duke's Men of Yale...<br /><br />Sosyal ağlarda dolaşıp duran ve "a'dan z'ye" aynı kaynaktan yayıldığı belli olan yazılarda, Paul Whiteman'ın esprilerle süslenmiş "C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E." adlı şarkısı tümüyle yanlış ifadelerle "Istanbul Not Constantinople"yle özdeşleştirilmiştir. Yiğidin hakkı yiğide, Jimmy-Not-Lads üçlüsünün hakkı da Jimmy, Nat ve Lads'a...<br /><br />C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. ile Istanbul Not Constantinople'nin orijinal sözlerini yazının bitiminden sonra, aşağıya kaydedeceğim. Hâlâ bazı belgesel ve televizyon dizilerinin yıldızı olmaya devam eden "Constantinople Değil İstanbul"la ilgili yazacaklarım şimdilik bu kadar. İleride aynı konuya döner miyim bilemiyorum. Olayların gelişimine bağlı...<br /><br />Bunca cümleden sonra zengin kalkışı yapacağım. Kusura bakmayın.<br />Yeniden görüşebilmek umuduyla...</span></b><span style="color: maroon;"><strong style="color: #660000;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Günay Tulun </span></strong></span></div>
<br />
<span style="color: maroon;"><strong style="color: #660000;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></strong></span>
<em><strong>ISTANBUL (NOT CONSTANTİNOPLE)</strong></em><em>Istanbul was Constantinople / Now it's Istanbul not Constantinople / Been a long time gone / Old Constantinople's still has Turkish delight / On a moonlight night. Every gal in Constantinople / Is a Miss-stanbul, not Constantinople / So if you've date in Constantinople / She'll be waiting in Istanbul. Even old New York was once New Amsterdam / Why they changed it, I can't say / (People just liked it better that way). Take me back to Constantinople / No, you can't go back to Constantinople / Now it's Istanbul, not Constantinople / Why did Constantinople get the works? / That's nobody's business but the Turks'. Istanbul!! / Istanbul! Even old New York was once New Amsterdam / Why they changed it, I can't say / (People just liked it better that way). Take me back to Constantinople / No, you can't go back to Constantinople / Now it's Istanbul, not Constantinople / Why did Constantinople get the works? / That's nobody's business but the Turks'. Istanbul! </em><br />
<strong><br /></strong><strong>C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. </strong><br />
<i>C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Constantinople. / Brrrrrrrrow, / Mr No-one No-one was the teacher in a school giving a lesson one afternoon. / Little Tommy Tomkins was the dunce and what a fool, / Didn't know which was the sun or moon. / Brrrrrrow, / Teacher said to Tommy Tomkins well, / See if you can sing this while you spell, / Constantinople. C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Constantinople. / It's as easy to say as saying your A – B – C. / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / Show your flock now try your luck and sing it loud with me, / Constantinople. / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.P.L.E. / C.O.N.com.S.T.A.N.T.I.N.tense.O.P.L.E. / Ah hah hah hah, Harry, what is this city your talking about, / What is this city I'm talking about? / Yes? / Constantinople. / Ah how do you spell it? / How do I spell Constantinople? / Yes. / Huh, I guess I'm talking about Rome./ Ah what a lad your spelling's bad, I'll give you your alphabetty. A – B – C – D – E – F – G. / H – I – J – K – L – M – N. / O – P – Q – R – S – T – U. / V – W – X – Y – Zee, / Etcetera. / It should not be so hard to spell correctly, / Since I made you learn your alphabetty. / Constantinople. / Constantinople. / Constantinople, / C.O.N.S.T.A.N.T.i.N.O.pop.L.E...</i>TÜRK YAZIN DÜNYASIhttp://www.blogger.com/profile/01655782885710104486noreply@blogger.com